You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Alevilere ‘klasik’ hakaretler

Alevilere ‘klasik’ hakaretler

Posting Freak
Alevilere ‘klasik’ hakaretler
Aleviler 100 Temel Eser’deki ‘hakaretlerin temizlenmesini’ istiyor. Haldun Taner’in öyküsünden rencide edici ifadeler çıkartılırken, edebiyat eleştirmenleri ‘Eser, çağının aynasıdır, sansürlenemez’ görüşünde

Dara geldin mi şeriat! Sus lan izansız Ne zaman cami’e girdin? Hani tek bir hayrın? Bir kızılbaşla var mıdır ayrın gayrın? Mehmet Akif Ersoy’un Safahat adlı eserinde geçen bu dizeler Alevilerin ‘bize hakaret ediliyor’ diyerek tepki gösterdiği Türk edebiyatı metinlerinin belki en önemlisi. Ancak tek örneği değil. Aleviler “bu cümleler öğrencilere önerilen kitaplardan temizlensin” derken edebiyat eleştirmenleri ve tarihçiler bu talebe karşı çıkıyor.


‘Lisede öğrenciydim’
Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez Safahat kitabıyla ilk karşılaşmasını şöyle anlatıyor: Lisede öğrenciydim, kütüphanede tüm klasikleri sırayla okuyordum. O sırada Safahat’taki bu dizelere rastladım. O günden sonra İstiklal Marşı’na bakışım da değişti. Size küfreden birisinin, sizi yoksayan bir duyguyla yazdığı marşla ilgili ne hissedebilirsiniz ki? Safahat’ın bu düşünceye katılan Sünnilerin klasiği olabileceğini ancak kendi klasiği olamayacağını söyleyen Geçmez “Bir toplumun inancına küfreden bir kitap olsa olsa utanç vesilesi olur” diyor. Geçmez Safahat’ın Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ortaöğretim öğrencilerine önerdiği 100 Temel Eser listesinden çıkarılmasını, yeni baskılarında Kızılbaşlıkla ilgili ifadenin kaldırılmasını ve bununla ilgili bir açıklama konmasını istiyor. Çağdaş Türk Roman ve Öyküsü’nde Aleviler adlı kitabın yazarı İlhan Cem Erseven “Yeni yazarlar biraz daha dikkatli ama Cumhuriyet’in ilk döneminde o dönemin sosyo-kültürel yapısının etkisiyle Alevilere yönelik hakaret içeren böyle çok eser var” diyor.


Kızılbaşlar, kabile gibi
Aleviler, 100 Temel Eser arasında yer alan Ömer Seyfettin öykülerinden Harem’e de tepki gösteriyor. Çünkü öyküdeki karakterlerden birisi “Evvel zamanda, insanlar daha hayvanlara pek yakın iken, ferdi izdivaç yokmuş. Sürü halinde yaşarlarmış. Kabilenin bütün erkekleri, bütün kadınların musavi surette kocası imiş” dedikten sonra “Bu hâl ayin gibi hala bazı cemaatlerde devam eder. Mesela Kızılbaşlar gibi...” diyor. Bu öyküde

Kızılbaş kelimesinin geçtiği cümle bazı yayınevleri tarafından çıkartılırken, Cem Vakfı’nın MEB’ye bu eseri 100 Temel Eser arasına aldığı için açtığı dava sürüyor. Öyküleri M.E.B. listesinde yer alan Haldun Taner’in eserlerini yayımlayan Bilgi Yayınevi ise yazarın Alevileri rahatsız eden iki ifadesini çıkarma yolunu seçti. Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu öyküsünün 2010 baskısında şu bölümlerde bizim parantez içinde yazdığımız yer almadı: “Bırak allasen müdür bey. Bazen kanıma dokanıyor vallaha. Sen onun oruçlu olduğuna inanıyor musun? O ne hinoğluhindir o (, ne kahpe dinli kızılbaştır o)! Müslüman olsa acımak bilir.” bölümüyle “Ve işte o anda, tövbeler olsun, abla-kardeş (, Kızılbaşlar gibi) sarmaş dolaş oluverdik.” Yayınevinin editörü Biray Üstüner bu kararı almalarının gerekçesini şöyle anlatıyor: “Haldun Taner kadar insancıl, antişovenist insan çok az gelmiştir Türkiye’ye. Eminim o da yaşasaydı, ‘Madem bu kadar rahatsızlık veriyor. Benim için önemli olan insanların üzülmemesi’ derdi. Biz eşinin de onayını alarak, orijinal metne müdahale anlamına gelmeyeceğini umarak rahatsız eden ifadeleri çıkarttık.”



Böyle yaparsak kitap kalmaz
Prof. Dr. Halil Berktay (Sabancı Üni. Tarihi)

İmparatorluktan cumhuriyete geçiş sürecinde, milliyetçi edebiyat damarı bir bütün olarak son derece politik ve ideolojiktir. Sanat için sanat kaygısından uzaktır. Önce Türk, sonra Türklüğe tâbi kılınmış bir Sünni Müslüman kimliği yaratmak ve beslemek düşüncesi - bilinçli olmasa bile- her satırında mevcuttur. Bu dönemden Ömer Seyfettin modernist Türk milliyetçiliğinin, Mehmet Akif de milliyetçiliğe hizmet eden Sünni Müslümanlığın edebi doruğudur.

Öte yandan Alevilerin talepleriyle ilgili olarak, günümüz politik doğruculuk anlayışıyla geçmişin sanat eserlerine yaklaşmanın problemli olduğunu düşünüyorum. Öncelikle edebi eseri siyasi içeriğe indirgemek ciddi problem. İkinci olarak sanat eseri çağının yargılarını, ideolojisini, dünya görüşünü yansıtır. Onu bugünkü ölçütlerimizle değerlendirdiğimizde ortada doğru dürüst sanat eseri kalmayabilir. Bunun sonu gelmez. Yarın da, Kürtlüğe, Yahudiliğe, Türklüğe laf söylendi, denilebilir. Temel eserler listesinin çok temel nedenlerle yanlışlığını, Türk milliyetçiliği kanonu açısından seçilmiş olduğunu, dolayısıyla gerçek edebiyat değerlerini yansıtmadığını savunabilirim. Öte yandan Ömer Seyfettin 20. yüzyıl başlarının ön faşist ideolojisini yansıtır ama belki de bu ülkenin en önemli hikâyecisidir. Harem’le değil belki ama başka eserleriyle, listelerde yer alması gerekir.

Eleştirel olarak, ‘Döneminin önyargısını yansıtmıştır’ denilerek okullarda okutulması gerekir.


Sersem, abdal, Kızılbaş küfre dönüşmüş
Kemal Bülbül (Alevi-Bektaşi Fed. Yön. Kur. üyesi )

Yazarlık iddiasında bulunan insanların kitaplarında böyle vurguların olması sanat adına da inanç adına da tüyler ürpertici. Haldun Taner gibi Türkiye edebiyatına, tiyatrosuna büyük hizmetleri olmuş, çığırlar açmış bir aydının, Alevilerle ilgili hassasiyet göstermemiş olması, insanı şok ediyor. Bu kitapların 100 Temel Eser listesinden çıkartılması, okullarda okutulmaması gerekir.

Bu yazarları topyekün reddedelim, demiyorum. Ama en azından konuyla ilgili farkındalığımız olması gerekiyor. Ben bir Kızılbaşım. Kızılbaşlık küfre dönüştürülmüştür. Bugün hakaret olarak kullanılan aptal sözcüğü, bizim için dervişliği de aşan bir ermişlik, bir insan-ı kamil olma durumunu ifade eder abdal’dan gelir, bizim Pir Sultan Abdal’ımız vardır. Benzer şekilde ‘Sersem Baba’nın ismindeki sersem, aşk sarhoşu demektir ama bugün hakaret olarak kullanılır. Belli bir inançta kutsallık ifade eden kelimeler bugün küfre dönüştürülmüştür. Bunun değiştirilmesi, siyasette, sanatta, medyada çoğulcu anlayışın oturtulması gerekir.


Çingene ‘Çingene’ den rahatsız oluyor
Prof. Dr. Murat Belge (Bilgi Üni. Karşılaştırmalı Edebiyat)

İlkesel olarak kitaplara sansür uygulanmaz bu, kabul edilemez. Eğer bahsettiğiniz, metinlerde geçen kızılbaşlık gibi bir lafsa, bunu kullananların aklında Alevilik falan olduğunu da düşünmüyorum. Birtakım insanlar Kızılbaşlıktan Aleviliği anlıyorlar. Ama bu mesela Halit Ziya’nın aklına bile gelmez...

Çingene Çingene denince bilmem kim bilmem ne denince rahatsız oluyor. Bu. Amerika’nın icadı ‘politik doğruculuk’ sorunların çözümü değil. Edebi eserdeki ifadeler olduğu gibi kalmalı. Ben zaten 100 Temel Eser diye bir liste yapılmasını doğru bulmuyorum. Onu yapmak absürt olduğu gibi, onun içinden çıkartmak diye bir kavram da absürt...


Habercem
Benden evvel ben oldum
Beni bende ben buldum
Sahralara indim durdum
Bana Ali dediler

Merdan idim dirildim
Her bedene verildim
Kırk Kapı dört makamda
Öldüm öldüm dirildim.

Mürşit Zöhre Ana..

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.