CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Başbakan, Necip Fazıl’dan ‘dindar gençlik” cümlesini okudu, cesareti varsa sonraki cümleyi de okusun” diyerek açık çağrı yaptı.

Başbakan onu okuyamazdı ve okumadı. Eğer okusaydı, Siirt’teki şiir misali hakkında derhal soruşturma açılırdı. O cümle Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni devirme özlemiydi.

Necip Fazıl Kısakürek, bence Nâzım Hikmet kadar büyük bir şair. Bütün sorunu, Cumhuriyetin laik yapısı ve devrimlerdi. Başbakan’ın okuduğu cümle, “Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlik” özlemiydi. Ya devamı:

“…Halka değil Hakka inanan, meclisinin duvarında, ‘Hâkimiyet Hakkındır’ düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen bir gençlik…”

Necip Fazıl’ın çağırısı böyle sürüyordu. Ancak, bu hitabeyi okuyan şu an Türkiye’nin Laik Cumhuriyet yapısını yöneten, bu göreve başlarken, “Laik Devlet Yapısına, Hukukun üstünlüğüne, Atatürk ilke ve devrimlerini koruyacağına yemin etmiş” bir Başbakandı.

Kılıçdaroğlu, iç dünyasını bilerek, ettiği yeminin gereğini hatırlatıyordu. Başbakan’ın yetişme tarzından tutun da gençlik yıllarından itibaren biat ettiği itaat kültürü, ettiği yeminle ters düşüyordu. Kılıçdaroğlu bütün bunları bilerek o çağrıyı yapmıştı.

Haksız mı? Belediye Başkanlığı dönemindeki sözlerinden bazılarını hatırlarsak, Tayyip tanımını daha iyi anlarız: “Elhamdulillah Şeriatçıyız - Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok - Her 10 Kasım’da yaygara koparılıyor - Tüm okullar İmam Hatip yapılacak- Ben İstanbul’un imamıyım - Türkiye kendine din olarak Kemalizm’i almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte etmiştir- Ben tekkeye değil Dergaha gittim - İstanbul’u Medine yapacağız.”

Laik ve demokratik Cumhuriyeti yöneten zat dün işte buydu! CHP lideri bugün de kuşku duyuyor ve “Başbakanı Yalan Makinesine bağlasanız gün boyunca öter” diyorsa sebebi yakın geçmişteki bu sözlerdi. Bunları söyleyen insan “ilerici demokrat” olabilir mi?

Başbakan bir konuşmasında da “Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz” demişti.Acaba, durağa geldi mi? Tramvaydan indi mi?

Devam edelim: “Sade imamlar nikah kıysın– (bir mitingde konuşuyor) Yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor. Menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği önce lafla, usul-usul sonra evvel Allah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız.”

Hangi yolda, nasıl bir inek oturuyor?

Bizi enayi mi sanıyor?

Birkaç örnek daha.

“Türkiye’yi eyaletlere bölmek lazım, merkezi yönetimin birtakım yetkileri bunlara verilmelidir. Belediye Başkanları da bu konuda yetkili olmalıdır. Bölgedeki her türlü eğitim bunlara bırakılmalıdır- Referansımız İslam, tek hedefimiz İslam Devletidir- Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.”

Kılıçdaroğlu’nun, “kindar gençlik” mesajı sonrası için iması sanırım budur. KCK iddiasıyla tutuklanan Kürt yöneticileri hatırlayın ve şu son paragraf ile birlikte değerlendirin.

***

HER DÖNEMDE KERBELA!

SON Adıyaman tedirginliği boşa değil. Alevi mahallesinde belli evlerin kapılarına ve duvarlarına ilginç işaretler yapıldığı önce söylenti olarak yayıldı, ardından doğrulandı.

Sadece Alevileri değil, aklı başında tüm insanları kahreden bu olayın benzerleri daha önceleri Çorum, Kahramanmaraş ve Sivas’ta da yaşanmıştı. Alevilerin oturduğu evler kırmızı boya ile işaretlenmiş, sabahın erkenden işaretli evler saldırıya uğramıştı. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden insanlar gaddarca katledilmişti. Sivas’ta Madımak Oteli’nde ise sanatçılar diri diri yakılmışlardı. İki yıl önce hakkın rahmetine kavuşan bir Bektaşi Babası bir sohbetimizde, bu olayları bana sormuştu ve anlattıklarımı dinledikten sonra şöyle demişti:

“Peygamberimizin aile fertleri, yani Ehlibeyt, Kerbela’da katledildi. Bizler bu acı olayı kalbimizde hisseder ve yaşatırız. Ama biz memleketimizde her dönemde Kerbela yaşarız. Yavuz Selim kıyımından tutun Çorum, Maraş, Sivas katliamları, hepsi birer Kerbela’dır. Bu olayları çıkaranlar da hain Yezid’lerdir!”

Adıyaman’dan gelen haberleri duyunca, rahmetlinin bu sözlerini hatırladım! (i.s.) İSMET SOLAK

o ineği kimin kaldıracağı belli olmaz
evdeki hesapta çarsıya uymaz
birilerinin ceddi muaviyenin yavuz selimin gücü yetmemişki satlık abdülmecitlerinin bile gücü yetmemiş ki o ineği ortadan kaldırmaya dünkü timsah gözyaşı döken sahtekar dini sömürenlerin uşaklıklarına alet edenlerin gücü yetsin
zaman gösterecek devrilen ineğin ak mı kara mı olacağını inşallah hevesleri tez elden gursaklarında kalır mayası bozukların