You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Beş senelik bir kara sevdanın sonucunda yakalandığım hastalığın sonuçları ...

Beş senelik bir kara sevdanın sonucunda yakalandığım hastalığın sonuçları ...

Junior Member
Beş senelik bir kara sevdanın sonucunda yakalandığım hastalığın sonuçları ...
Merhaba canlar ... belki açtığım konu buraya uygun değil, yönetim uygun görürse yerini daha iyi bir yere taşıyabilir. ... Lafı fazla uzatmadan konuya girmek istiyorum. Yazımın bitiminde sizlerden gelen eleştiri ve yardımlarınızı dikkate alacağım.

Yıl 2007 Her zamanki gibi işime rutin olarak gidip gelmekte idim. Sonra çalıştığım sanayi sitesinde bize hemşeri olan bir komşunun en küçük kız kardeşini gördüm. ( iki erkek bir kız ) Komşuluk ilişkilerimiz gayet iyi olduğu için arada bir gidip gelme imkanımız oluyordu. Kızı orada gördüğüm zaman, kendi kendime dedim ki, sakın ola buna gönül verme, senin canını çok yakar. ... büyük lokma yemişim meğer. Kız harbi canımı çok yaktı. Ben bilgisayar üzerine mesleğim vardı ( grafiker ) o da kendi matbaalarında grafiker olmayı istiyordu. Sıkça yanıma gider gelir bana methiyeler düzerdi. ... gel zaman git zaman 2009 a kadar bu böyle devam etti. Sonra kalbimin ona karşı çok hassas bir konumda olduğunu hissettim. Durumu ona izah ettim. O da olmaz dedi. Unutursun, herşey zamanla dedi. İstersen görüşmeyelim, senin için daha iyi olacaksa dedi. Tabi unuttuğum bir ayrıntı daha var. Kız üstüne üstlük bir ataistti. ... Sevdiğim bir insan ataist olamazdı benim için. Dışardaki insanlar ne olursa olsunlar ... saygım vardı. Ama o olamazdı. Dedim, kerbelada İmam Hüseyin akıllı değildi sen akıllısın öylemi dedim. O boşuna şehit oldu o zaman dedim. Eğer Allah seni yola getirmek istiyorsa ( o an yumruğumu sıkmış ona gösteriyordum ) işte bölye seni sıkar yola getirir dedim. Demez olaydım. Büyük lokma yedim. ... Allah beni sıktı. Ha yola geldim mi orasını bilemiyorum. ... Gel zaman git zaman kalbimin ateşi yükselmeye başladı. Yükseldikçe ağlıyor, ağladıkça rahatlıyordum. Sonra yine doluyor yine ağlıyor yine doluyordum. Bu hiç bitmeyecekmiydi Allahım diyordum. ... Ama kalbim yandıkça da ayrı bir haz alıyordum. Mutluluk veriyordu bana ... Çok garip. Delirmiş olabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Bir gün fırından ısıtılmış bir yemek çıkarıyordum. Sol elimin Baş parmağı sen git kırmızı demire yapış ... tıss diye bir ses duydum. Bir baktım elim demire yapışmış, ben birşey hissetmiyorum. Çok garipsedim. hiç birşey hissetmemiştim. Elime hiç birşey olmadı. Normal bir anım olsa, bir ay geçmeyecek bir yara oluşabilirdi. Her bir tını ya ağlıyordum. Dolduğum zaman iş yerinden kaçar, kimse beni görmesin diye tenhalarda ağlardım. ... Yıl oldu 2011 aralık. Evde tek başımayım. Akşam yatakta uyumak üzereyim. Ama yine dolmuşum. Ağlıyorum. Derken kalbilimin ateşini serbest bıraktım gibi birşey oldu. Kalbimdeki ateş bütün vücuduma dağıldı. Bütün vücudum ısınıyordu sanki ... çok garip. En garip olanına geliyorum. ... Artık sesler duymaya başlamıştım. İnsanlar ve cinler diyebilirim. Sesler artık hiç gitmiyordu. Sonra bari ses duyuyorsam iyi olanları duyayım dedim. Çünkü biliyordum, kötü ve iyi olanlar da vardı. İyi Cinleri duymak onlarla konuşmak istedim. Birtanesi geldi, yattığım yerden beni ( ruhumu ) tuttu götürdü, buna astral seyahat de dediklerini duydum. O olabilir mi bilmiyorum. Bir grup cin toplanmış kuran okuyorlardı. Beni aralarına aldılar. Birtanesi, sessiz ol. Yoksa seni aramızdan atarız. Tamam dedim. Ama kendimi düşüncelerimi tutamıyordum. Olmuyordu. Çok gevezelik ediyordum. sonra kendimi dışarda buldum. O zamanlar öyle hassastım ki, ağlamaya başladım. Sonra bu durumu görünce yine içlerine aldılar beni. Derken yuvarlak oluşturulmuş grubun ortasına gökten gül yaprakları yağdırmaya başladım. Bunu görenler sustular, ses kesildi. İçlerinden bir tanesi bunu nasıl yaptın sorusunu yöneltti. Bilmiyorum dedim. Sonra sen cin yarattın dedi. Ben hayır, öyle birşey mümkün değil dedim. Sonra çok duygusal bir anım oldu, o ortamın ortasına havadan bir yuvarlak bir beyaz ışık indirdim. Bembeyazdı. Çok garip. Sonra içlerinden bir tanesi bana şöyle seslendi ... bizde bu uğurda ölmek istiyoruz dediler. Meğer oradaki çoğu cini öldürmüşüm. Ne kadar doğru bilemem. Sonra o olayın ardından siyah köpek silüetine benzeyen cinler saldırmaya başladılar. Bunlar kötü cinlerdi. Korktum. O korkuyla, yine o ışığı en şiddetli haliyle indirdim. ... Sonuç, ortada hiçbirşey kalmadı. Öldüler mi biryerlere mi gittiler, yoksa delirmişmiydim ... bilemiyorum. Sonrasında ben ses çıksın diye beklerken birşey beni tutup kabeye götürdü. ... Kabenin üst kısmında manevi dünyasında diyeyim daha doğrusu, yaşadığım için bir şekilde açıklamak zorunda hissediyorum kendimi. Beyaz ışıklar, gök yüzü bem beyaz. Ve onun altında duran insanlar gördüm. Ben o ışığa bağlı kaldığım zaman beni içlerine alıyorlardı. Ama bağlı kalmak çok zordu. Kalamadığım zaman beni içlerinden atıyorlardı. Sonra yine bağlı kalma kalmama arasında olduğum için beni içlerine bir şekilde aldılar. Çok garip değil mi ? ... delice. Sonrasında içlerinden bir tanesi beni süzmeye başladı. Elinde bir ok vardı. Onu bana fırlattı. İnanmazsınız, o okun acısını bedenimde hissettim. Yumruk yemiş gibi oldum. Sonra kalbimin ateşiyle o oku yeşillendirim. Oradakiler iyice şaşırmış olmalılar ki ellerinde ne varsa bana fırlattılar. Bende acılar içinde kaldım bir an. Sonra yine kalbimdeki o aşk ateşi ile hepsini yemyeşil yaptım. Sonrasında beni korkuttular, nasıl oldu bilmiyorum. Karşıma bir timsah mı desem ejderha mı desem ne bileyim, karışık bir yaratık çıktı. O korkuyla kendimi bir insanın yanına kaçırdım. Beyaz giyimli bir insanın yanında çocuk gibi kalmış biri gibi gördüm kendimi. Sonra içlerinden bir tanesinin sesini duydum. Bu Mehdi ... Sadece Mehdi kendini Peygamberin yanına kaçırabilir diye bir ses duydum ... ( tövbe tövbe ... ) Değilim tabi. Ama yinede başımdan geçenleri anlatmak maksadındayım. Derken, o esnada, elektrik direği boyunda kazıklar, uçları sivri bana doğru geliyorlardı. Bir tanesi beni tuttu ve ıssız sessiz bir mekana götürdü, hiçbirşey görmüyorum tabi ... Bin türlü sorular sormaya başladı. ... hepsinin ardından verdiğim öylesine cevaplar sonunda doğru bildin diyordu. Dedim sen kimsin ne için bu soruları soruyorsun dedim. Dedi, ( haşa ... ) Ben Cebrail. Senin Mehdi olup olmadığını anlamak için sorular soruyorum. zaten belli ama tefferrutalar bunlar dedi. Gel zaman git zaman bu yalanlarlar yaşadım. Güya Cebrail, Mikail, Azrail, İsrafil ile görüştüm. O zamanlar çok duygusal bir yapıya sahiptim. Yine geçirdiğim zamanlar içinde şöyle bir anı daha var ve asıl hastalığım burda başlıyor. Cebrail ile güya konuşurken, O an Gök gürültüsüne benzen bir ses duydum. Ağır ağır bir tonla, Doğru, Doğru, Doğru. Diyordu. Cebrail bir hata yapmış ve onu düzelmişti. ... ( bu kelimeleri anlatırken kendime inanamıyorum. Çok zaman geçti.) Sonra ben dedim kimin sesini duydum. Cebrail de Onun sesini duydun dedi. Allah'ın ( Ha şa ... ) Sonra bir an kalbimi Allaha adadım o an. Ağladım ağladım ağladım. Sonra kulaklarımda şu sesi duydum, dost senin derdinden ben yana yana, ya dost ya dost ya dost dost ... Sonra bir ses daha çıktı karşıma, Cebrail, melek yoktu artık. Dedi ben kimim. ... Dedim bilmem. ( aslında tahmin ediyorumda ... sorun yaratıyorum işte ) Yine sordu. Ben kimim. Dedim sen O 'sun. Doğru dedi. Ben senim, sen bensin dedi ... ( tövbe haşa ... ) Sen benim dünyadaki insan rolümsün dedi. Ben dünyaya geldim çünkü kıyamet çok yakın. Yeni bir düzen getireceğim ve sen öldükden sonra bu düzeni bozacaklar, sonra ise kıyameti hak etmiş olacaklar dedi... Bu çok uzun bir hikaye ... biraz kısa kestim. Artık alıştığım için yazmak kolay geliyor, kusuruma bakmayın. Sıradan bir deliyim işte. ... Size onun başka neler söylediği hakkında bilgi vermek istiyorum. Diyor ki Melek diye birşey yoktur. ... Benim meleklere ihtiyacım yoktur. Herşeyi tek elimle ben yönetirim diyor. Ben hem hötü, hem iyi, hem celalim diyor. hakkım üçtür. Ama ben birim diyor. ... Dedim hayırdır ... Neden bunca zaman melekleri kitaplarda öne sürdün şimdi geri çekiyorsun. ... İnsanlar beni küçümsemesinler diye diyor. Dedim madem ben senim. Sen bensin, neden kendi kendine konuşuyorsun ... Dedi, delilerin Allah'ı yok mu ? En büyük deli benim diyor. Şöyle bir iddiasi daha var bu sesin. Diyor ki, Adem ve Havva yoktur. Uydurdum. İnsanlar bir tek kardeşlik altında birleşsinler diye diyor. Ben insanları kardeş olarak üretecek kadar ahlaksızlık yapmam diyor ... Bir iddiası da şöyle, Nuh peygamber var, ama Nuh tufanı yoktur diyor. Bütün hayvanların toplanıp bir gemiye sığabileceğini düşünebiliyor musun diyor. O bir yalan. İnsanların ikinci bir kardeşlik altında toplanmasını sağlamak için uydurduğum bir yalandır diyor. Dedim sen komple kuranı silip atıyorsun ? ... Hayır diyor, komple değil, o yalanlar benim yalanlarımdır, o kitap yine kutsal bir kitaptır diyor. İnsanları doğru yola eriştirebilmek için hazırladığım yalanlarla dolu bir kitaptır diyor ... ( haşa ... inanmak mı ... asla ) Atom diye birşey yoktur diyor. Herşey benden ibarettir diyor. Benden başka nesne yoktur diyor herşey benim diyor. ... Ama sen tam olarak bensin diyor. Diğer bütün herşeyin farkılıkları var diyor. Yani ben ona göre insan değil Tanrıymışım. ( töbe töbe ... ) Dedim hayırdır ... sana ulaşmak için sadece bir kuru aşk yeterli oluyormu ? ... hayır diyor. O kız sadece bir sebebdi diyor. Gelelim, benim bakırköy sinir ve ruh hastanesinde yatma sebebine ... bu sesler sadece ses olarak kalsaydı yine iyiydi. İçimdeki güya tanrı, Kendine İlah diyor. İçimdeki bu ses abimle arabada eve giderken bana seslendi, dedi seni kullanacağım. Dedim olur, ( tabi inanmıyorum ya ... kullanamaz dedim kendi kendime ) sonra üçden geriye saydı ve beni bedenimin içine hapsetti. Görüyor duyuyor hissediyordum ama hareketlerim konuşmam bana ait deildi. O an ipler koptu. Arabayı süren abimin hafifçi yüzüne yaklaştı. Ben senin ilahınım yavrum dedi. O an ben içerde korkudan kopuyorum. Neler yapabileceğini bilmiyorum. Sonra abimden bir ton laflar falan ... Abim yolda bir arkadaşını daha aradı, o da arabaya bindi, Arabaya bindi, biraz ara sonra kolduğun arkasına dönerek, ona kalın bir ses tonuyla şöyle dedi, Lan ... nasıl yedin lan sen o paraları ha ... Seni Cehennemde köpeklerimin önüne atmazsam ... Sonra bir yandan da abimi susturmaya çalışıyordu. Sus lan sus. Seni nasıl yaratmışım ben böyle. ( bir görseniz, inanın beni tanıyamazdınız. ) Sonra yine abimin arkadaşına dönerek şöyle dedi, abimi işaret etti ve benim sevgiye ihtiyacım var ... anladın değil mi ... Yani kuru namaz falan hikaye diyor ... orasını ben bilmiyorum. En azından cehennnemi garantiledim diyebilirim. Şimdi kurtulmak için savaşıyorum. Hastaneye götürmeden önce evime götürdüler. Orada sakinleştirmeye çalıştırtılar ama nafile ... ben içerde korkuyorum. Yapma diyorum. .... herşeyi görüp duyuyorum. Ama beden kontrolu sıfır. O kontrol ediyor, her ne ise ... Merdivenden çıkarken şöyle bağırdığını iyi hatırlıyorum. Ben Mehdii ... Dünyayı hak ile lyarattım, hak ile sonlandıracağım. Evde ise abim ve ablam beni sakinleştirmeye çalışırken abimin arkadaşı ise aşağıda ambulansı çağırmış. Neyse, polisler ve sağlıkçılar içeri girdiler, Ben içerde şoku sindirmeye çalışırken o bedenimi ustalıkla kullanıyordu. Gelen sağlıkçıların bütün isimlerini bildi. Hepsi şaşırdılar. Polislerin bile. Sonra aşağı inip ambulansa bindim. Acilde indim. içeriye girerken yine bağırıyordu. Sonra bu durumu gören güvenlikler boğazıma sarılım beni yarı baygın duruma getirdiler, yatağa bağlandım. Bu olanlara inanamıyordum. Sonra orada bir güvenlik görevlisine, Lan, sen ne yaptın lan o gün kahve hane de ha ... güvenlik görevlisi ise şaşkın bir biçimde, ermişmisin ne sin olum sen. Nerden biliyorsun. Lafı fazla tırmalamaya gerek yok. Son bir anımı daha paylaşıp eleştiri oklarını almak istiyorum. Beni içeriye aldıklarında ( hastahane gözlem yeri ) orada iki ermişle daha tanıştım. Benim gibi telepati yapıyorlardı. birisinin kolunu çarptı ... dedi çarpmak öyle olmaz böyle olur dedi. diğerinin ise kulağına fısıldadı, dedi, yavrum ben o çocuklara ne yapacağımı çok iyi biliyorum. Dedi. Ben normale dönünce sordum. Dedidm o çocuklar sanami ait. hayır dedi. yiğenlerim dedi ve sana inanıyorum dedi ... Sizin değerli yorumlarınızı ve eleştirilerini bekliyorum. Bu hastalık yani cin hala içimde. Onunla konuşmuyorum. ... Ama arada bir kendini belli ediyor. Durumum ortada. Lütfen yardım, yardım, yardım. Allah'a emanet olun. Benide ona emanet edin.

Saygılarımla.
Son Düzenleme: 19/07/2017, 17:10, Düzenleyen: namud84.
Administrator
Beş senelik bir kara sevdanın sonucunda yakalandığım hastalığın sonuçları ...
Değerli can , forumumuza hoş geldiniz ve yaşadığınız sıkıntılardan dolayı geçmiş olsun..Yazdıklarınız içinde katıldığım tek nokta Hz.Üseyin ile ilgili bölüm oldu..Ehlibeyti ve yolu bilmeyenle işimiz olmaz tabi..Nefis mücadelesi vermeye çalışmanız takdire şayan..

Batından sesler duyduğunuzu, mekan değiştiğinizi, Mehdi ile görüştüğünüzü söylüyorsunuz..Yani kendinizi seçilmiş biri olarak hatta evliyalık mertebesinde görmeye başlamışsınız..Mehdi ile konuştuğunu ileri süren , TV lerde boy gösterip şöhret olamaya çalışan çok kişi gördük, hepsi balon gibi söndü neticede..Size şöhret peşindesiniz demiyorum ama yaşadıklarınızın hepsi kanımca halüsinasyonlardan ibaret..İmam Mehdi On iki imamlardan bir tanesidir..Ehlibeyt Canıdır..Siz biz gibi mahlukatlarla irtibat kurmaz..O mübareklerle iletişim kurmak, batından zahire ses getirmek için can gözünün açık olması gerekir..Can gözünün açık olması da sadece Evliyalara özgü mucizevi bir durumdur.Bu mucizevi durumu bizlere yaşatan tek Evliya Pir Zöhre Ana'dır..Yaşadığımız bu dönemde batından zahire ses getiren sadece ve sadece Zöhre Ana'dır..Bu nedenle yazdıklarınız ve yaşadıklarınız şahsım adına dikkat çekici bir durum olarak değil , psikolojik bir rahatsızlık olarak kendini gösteriyor..

Anlattıklarınız bazı insanlar için korku içerikli olabilir ..Bu platformda her yaş grubundan ziyaretçimiz var..Konuyla ilgili farkındalık yaratmak adına paylaşımınızı silmiyorum, fakat kapatıyorum..

Bizler Alevilik inanç ve ibadetleri ile ilgili konularda yardımcı olabiliyoruz, Pir Zöhre Ana'mızdan öğrendiklerimizi paylaşma gayretindeyiz....Bu platformda ne benim ne de diğer yönetici arkadaşlarımın konuyla ilgili olarak size yardımcı olabileceklerini düşünmüyorum..Allah yardımcınız olsun..İyi günler..
ALİ ÇOKTUR ŞAH-I MERDAN BULUNMAZ.

Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...

MUSTAFA ŞEREF,
      KEMAL GURUR,
              ATATÜRK ONURDUR...

          Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
                    Horasan köyünden geliyor pirim
                  Kırklar binasında var oldu yerim
                  Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
                                                      Pir Zöhre Ana

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.