Aydın ve bilimden yana olma adına yıllarca Zöhre Ana gerçeği görmezden gelinmektedir.

Yapılan eleştiriler çoğunlukla kulaktan dolma ön yargıların tekrarı veya yetersiz gözlemlere dayanmaktadır. Sorun bilimden yana olmaktan kaynaklanmamaktadır. Bilimim gerektirdiği özgür düşünce ve ön yargısız gözlem ve değerlendirmeye açık olmamaktır.

Zöhre Ana gerçeğinde "inanç" vardır. Doğrudur. Ancak bu yönü muamma değil gözlemlenebilir bir haldedir ve bu bilim insanları için çok yenidir.

"inancın" insanlık tarafından aşılmış ve geride kalmış bir aşama olduğunu varsayan "pozitivizm" nedeniyle bilim insanları yeni kapılar aralayamamaktadır.

Şeriatçıların yüzyıllarca önce içtihat kapısını kapatarak dinin donuklaşmasına ve karanlığa gömülmesine neden olmaları gibi pozitivist bakış açısı da bu gün Zöhre Ana gerçeğinde "inancı" ötelemektedir.

Bilim insanlarının "inanca" karşı olan tutumları naslardan ve şeriata dayanan "din" den kaynaklanmaktadır. Bu açıdan haklılık payları vardır.

Yeniden ele alınması gereken yaklaşım şudur:

"Din başka inanç başkadır." Zöhre Ana

Bilimsel metotların ilk adımı "gözlem" metodudur.
Fen bilimleri, uzay bilimleri ve sosyal bilimlerde "gözlem metodu" hala değerini ve önemini korumakta her bilimsel çalışmanın temeli olmaktadır.
Gözleme dayanmayan hiç bir veriye ulaşmak mümkün değildir.
Gözlem ve kayıt bilimsel ispatın en önemli ayağıdır.

[color=RedZöhre Ana gerçeğinin buna karşı tutumu nedir?
1981 yılından beri yaşanan her şey toplumun gözü önünde cereyan etmektedir.
Kapısı, basına, bilim insanlarına, resmi kurum yetkililerine, siyasilere ve inanan inanmayan herkese ayırdım yapılmadan açıktır.
Bilimin ]"tarafsızlık"[/color] ilkesi yıllardır yaşatılmaktadır.

Onun mekanına gelip verilerini alan insanların yaşadıkları kişiye özel, baş başa ve kapalı bir ortamda değil her görüşten insanın gözü önünde yaşanmaktadır.
Bu da bilimin] "açıklık"[/color] ilkesine uygun bir yöntem olup her şey şeffaf olarak sunulmaktadır.

27 yıldır halkın gözü önünde olan ve olağanüstü sayılabilecek verilerini ara vermeden düzenli ve istikrarlı bir şekilde sürdüren Zöhre Ana gerçeği bu yönüyle bilimin ]"sistemli çalışma" [/color]ilkesine uygun bir süreç yaşamaktadır.

Uzun zamandan beri fotoğraf makineleri, video kayıt cihazları ile yaşanan sosyal aktiviteler arşivlenmektedir. Bu yönüyle araştırmacılara zengin bir döküman ve veri bankası oluşturulmuştur. Video kayıtlarının bir çoğunda kerametleri açıkça izlemek mümkündür. Çünkü bunların bazıları benim de yaşadığım mucizelerdir. Bu yönüyle bilimin ]"kayıt tutma"[/color] ve] "bilgiyi geleceğe taşıyabilme"[/color] ilkesine uygun davranılmaktadır.

Zöhre Ana kütüphanesinde; yaşadıklarını isim, adres ve telefonlarını vererek kendi el yazılarıyla yazan binlerce vatandaşın bilgilerinin yer aldığı kütükler bulunmaktadır. Bu kütüklerden tespit ettiği insanlara ulaşarak kitap yazan gazeteci İsmet Solak'ın kitabı insanların halen alıp okudukları bir kitaptır. Kitabın adı "Cemden Gelen Nefesler" dir. Bu yönüyle iddia edilenlerin hurafe değil ]"elle tutulur gözle görülür gerçekler" [/color]olduğu gayet açıktır.

Her hafta ziyarete gelen insanlar yaşadıklarını toplantı esnasında kalkıp ziyaretçilere kendi dilleriyle ifade etmektedirler. Anlatılanlar yaşanan çaresizlikleri, halkımızın sahipsizliğini gözler önüne serdiği gibi Zöhre Ana gerçeğinin toplumsal ve sosyal açıdan değerini, ruhsal açıdan insanlara kazandırdıklarını müşahade etmek mümkündür. Bu da bilimde] "süreklilik" [/color]ve ]"tekrar edilebilirlik"[/color] ilkelerini karşılayan önemli bir realitedir.

Zöhre Ana'nın bilinmezlikle, nas ve doğmalara dayanan "din" ile çağ dışı kalmış hurafelerle bağdaştırılabilir hiç bir yönü yoktur.
Eksiklik bilim insanlarının çekincelerinden kaynaklanmaktadır.
Bilim yapabilmek için bilim insanının ön yargısız ve özgür düşünceye sahip olması gerekir.
Bilimden yana olduklarını iddia ederek Zöhre Ana gerçeğini eleştirenler her şeyden önce çok değer verdikleri "akıl"ı özgür bırakmalıdırlar.
Bilimden yana olmak ön yargılı olmamak ve düşünceyi özgür bırakmayı gerektirir.
Benim gözlemlediğim (bilimsel düşünceyi savunmak) aslında gerçekleri görme korkusuna kılıf yapılmaktadır.
İnançsız hiç kimse bilim yapamaz.
Bilim yapmak için ilgi, merak ve özgür bir beyin şarttır.

Kendi saplantılarını değiştirebilir korkusuyla Zöhre Ana gerçeğine sırtını dönenlerin bilimin arkasına saklanmaları açıkça sırıtmaktadır.

Alıntı:Uzun zamandan beri fotoğraf makineleri, video kayıt cihazları ile yaşanan sosyal aktiviteler arşivlenmektedir. Bu yönüyle araştırmacılara zengin bir döküman ve veri bankası oluşturulmuştur. Video kayıtlarının bir çoğunda kerametleri açıkça izlemek mümkündür. Çünkü bunların bazıları benim de yaşadığım mucizelerdir. Bu yönüyle bilimin "kayıt tutma" ve "bilgiyi geleceğe taşıyabilme" ilkesine uygun davranılmaktadır

Geçmişte yaşayan evliyaların özellikle Atatürk hariç diğer maşukların aktardıkarı maalesef günümüze daha çok sözlü şekilde aktarılmış..

değişime uğramış,değiştirilmiş.....

ama bir Pir olarak Zöhre Ana'nın şansı aktardıklarının direk teknolojik aletler kullanılarak geleceğe sağlam bir şekilde aktarılma şansının olmuş olması..

"Benim şansım böyle bir teknolojik devirde gelmem..."

diyerek bu durumu kendisi de bir şans olarak gördüğünü söylemiştir..


Sevgili Doğan abinin dediği gibi bu arşivlenen bilgilerden ilerde bilim adamları ve araştırmacılar tarafından gerçekten saf bir şekilde faydalanma imkanı bulacaktır...

Dogan yazdı:İnançsız hiç kimse bilim yapamaz.

Bana göre yazinin en can alici noktasi.Müthis izah kabiliyetini bir kere daha gösterdin.Allahin insana verdigi güzel hazinedir DÜSÜNCE.
Düsünündügün sey bir gün istege dönüsür.Bu dönüsme süreci insanin kendi inancinin siddetine baglidir.Yani inanc;düsünceyi tetikler ve zaman-sart iliskisinde aciga cikar.Bilimle ugrasan ve kesif leri olan insanlar,inancli insanlardir.Kendilerini gizleselerde Pirimiz Zöhre Ana mizin anlattigi dogrultusunda ortaya bir bir hakikatler cikmaktadir.(Edison-Mozart-Nasrettin Hoca-Mustafa Kemal Atatürk ve +sonzus-)Bu degerlikleri bildigimiz icin bilim ve irfanla ugrasanlarin bos olmadigini ve aynaya yansiyan gercegin ta kendisi olan Zöhre Ana sayesinde bilinmektedir.Ileriki yillarda Zöhre Ana gercegini bilimle incelemeye almak ve ortaya cikarmak;inanc olmadiktan sonra ne derece verimli olur bilinmez.

Bilim insanlara mahsustur Çünkü akıl ve mantık gibi bir yere kadardır
Ama ilim sonsuzdur çünkü yaradana mahsustur.
ZÖHRE ANA
Ana seneler önce bir sohbetinde bu açıklamayı bir ziyeretçinin sorusu üzerine yapmıştı ve ilim Allah'ın bir sırrıdır onu çözmek veya erişmek insanlar için imkansızdır diye eklemişti.

[QUOTEZöhre Ana'nın bilinmezlikle, nas ve doğmalara dayanan "din" ile çağ dışı kalmış hurafelerle bağdaştırılabilir hiç bir yönü yoktur.
Eksiklik bilim insanlarının çekincelerinden kaynaklanmaktadır.
Bilim yapabilmek için bilim insanının önyargısız ve özgür düşünceye sahip olması gerekir.
Bilimden yana olduklarını iddia ederek Zöhre Ana gerçeğini eleştirenler her şeyden önce çok değer verdikleri "akıl"ı özgür bırakmalıdırlar.
Bilimden yana olmak ön yargılı olmamak ve düşünceyi özgür bırakmayı gerektirir.
Benim gözlemlediğim (bilimsel düşünceyi savunmak) aslında gerçekleri görme korkusuna kılıf yapılmaktadır.
İnançsız hiç kimse bilim yapamaz.
Bilim yapmak için ilgi, merak ve özgür bir beyin şarttır.

[/QUOTE]


önyargı ile Zöhre Ana'nın ne söylediğine bir bakalım..

[QUOTEZöhre Ana olarak, insanlık adına her zaman güzellik, birlik beraberlikten yanayım. Hurafeye, ibadetin, dini inançların istismar edilmesine karşıyım. Allah’ın bana verdiği bir ışıktır. Sahtekârlık, yalancılık gibi amaçlarım asla olmamıştır, olamaz da… İnsanlığa ait olan her yolda insanlara el uzatıp onların yanında oldum ve olmaya devam edeceğim. Ben, hiçbir zaman din, dil, ırk ayrımı yapmadım ve yapanların da daima karşısındayım. Dedelik ya da aileden, toplumdan, herhangi bir kişiden herhangi bir din eğitimi almadım, bu yolda kimseyi tanımadım, herhangi bir dede soyundan gelmiyorum.

Rüya gibi hayal âleminde gezen insanlar gibi de gelmedim. ]İnsanlar beni farklı bakış açılarıyla değerlendirebilir. Bana önyargıyla yaklaşan insanlara ben önyargıyla yaklaşmam. Onlar hangi gözle görürse görsün ben önyargılı gözlerin gördüğü ve anlattıkları gibi değilim [/color]. Her zaman toplumun birlik ve beraberliğinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin, Türk Ordusunun, Laikliğin ve ona sahip çıkan insanların yanındayım. Devletimizin, milletimizin bütünlüğünü bozmaya ve onu parçalamaya çalışan insanların daima karşısındayım[/QUOTE]


Batından zahire adlı bölümde bununla ilgili söylediği şeylere hepinizin dikkatini çekmek isterim..

in high-power white LED, the chip requires high luminous efficiency, the use of chip area than small (1mm2 or so) is 10 times the large LED chip.led fluorescent light Although large LED chip can get a large beam, However, there will be increasing chip area evils: the chip's current uneven distribution of light-emitting layer;led fluorescent light restricted chip light-emitting part of the light radiation generated by the external process will be seriously degraded and so on. Therefore, a flip-chip method (Figure 3-2 chart two chips), led fluorescent light flip chip is to flip-chip GaN LED die in the heat plate, and top electrode in the P produced a higher reflectivity of the reflective layer, membership to the top of the original components of light rays emitted from light from the perspective of the other export components,led fluorescent light and by the sapphire substrate side edge of light extraction. This reduces the optical loss in the electrode side, may have close to 2 times means being mounted light output. because there is no obstacle to gold pad ,led fluorescent light to improve the brightness of certain assistance. because the current flow to shorten the distance, resistance is lowered, so the production of heat and relatively cheap, while such bonding can be effectively transmitted to the next layer of the thermal cooling device substrate and then spread out .

Dogan yazdı:.
İnançsız hiç kimse bilim yapamaz.

Yazıya genel olarak katılıyorum ben de alevi pirlerinin çeşitli kerametlerine şahit oldum. Bugün beni ayakta tutan da pirlerimizin kerametidir.

Ama inanç ve bilim arasında bir ilişki yoktur, hatta (tıp, fizik,kimya gibi alanlarda) çağı değiştiren bilim adamlarının tamamına yakını ateisttir.

Bilimin çalışma disiplini farklı olduğu için o kendisine has şekilde ele alınmalıdır.