You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?

İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?

Member
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
İsa: Çalınmış Bir Yaşamın Üzerinde Kurgulanmış Peygamber



Hıristiyan kilisesi uydurma bir öykünün eşliğinde kutsal dörtlüyü kendisine mal etmekle de yetinmedi . Birinci yüzyılın başında Niğde-Kemerhisar’da doğmuş ve aynı yüzyıl’ın sonlarına doğru Hakk’a yürümüş, yaşadığı çağda gizli Hermetik öğretinin en büyük ustası sayılmış Apollonius adlı mürşidin yaşamını çalarak yarattığı peygamber figürünün üzerine monte etti.

Antik çağın en önemli mürşidi Apollonius MS.1 yılında bugün Niğde il sınırları içinde kalan Kemerhisar’da dünyaya geldi. Helenlerin Tyana olarak adlandırdıkları bu şehre Hititler Tuwana diyorlardı.


Şehrin kurucuları ve yerlileri olan Luviler’in dilinde şehrin adı Tumana olarak telaffuz ediliyordu. Tumana sözcüğü Luvi dilinde ‘Yüce Ma halkının ülkesi’ anlamına gelmektedir. (Bilge Umar bu sözcüğün anlamını ‘Yüce Ana Tanrıça Halkının Ülkesi’ olarak açiklamıştır) Eski kaynaklar Apollonius’un bir Luvi soylusu olduğunu Tuana’nın en köklü ailelerinden birinden geldiğini ve Tauna şehrinin Apollonius’un ataları tarafından kurulduğunu ifade etmektedirler.

Apollonius ilk çocukluk yıllarını Kemerhisar’da geçirdi. On dört yaşına geldiğinde ailesi tarafından eğitim için Tarsus’a gönderildi. Apollonius Tarsus yıllarından sonra ailesinin de izni ile uzun seyahatlerine başladı. Apollonius’un İlk durağı Aegea oldu, daha sonra Atina, Babil, Revalpindi, Keşmir, Batı Tibet ve Mısırı içine alan uzun gezileri onun tüm ömrünü doldurdu.

Apollonius, James Churchward’ın on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğine iki buçuk yıl kalarak baş rahibin yardımı ile Nakaal tabletlerini okuduğu Batı Tibet’te on üç yıl geçirdi. Hermes’in ülkesi Mısır’da, ünlü İskenderiye kütüphanesinde uzun yıllar çalıştı.


Burada Serapis mabedinde ve Nil nehrinin yukarılarında Tebes ve Karnak mabetlerinde öğrencilere dersler verdi, onlara Hermes’in gizli sırlarını aktardı.

Apollonius Keşmir seyahati sırasında Ninova’da Damis adında bir genç ile karşılaştı. Damis, Apollonius’a bağlandı ve o tarihten sonra onun yanından hiç ayrılmadı, tüm gezilerine eşlik etti. Damis Apollonius’a refakat ettiği gezilerde, yaşananları, Apollonius’un gerçekleştirdiği olayları ve söylediği sözleri düzenli olarak kaydetti. Damis’in günlüğü aslında yakın tanıklık ile kayda alınmış bir ‘Apollonius biyografisi’ idi. Damis’in günlüğü MS 210 yılında Roma İmparatoru Severus ve Kraliçe Julia Domna’nın istekleri ile dönemin ünlü tarihçisi Philostratus tarafından derlenerek kitap haline getirildi ve çoğaltıldı.

Philostratus’un ‘Tyana’lı Apollonius’un Hayatı-Life of Apollonius of Tyana’ adını verdiği kitabını aslından okuyanlar, eğer İncil’i de okumuşlarsa şu ikilemle karşı karşıya kalıyorlardı; Ya Philostratus’un kitabı İncil’den kopya edilmişti, yada İncil Philostratos’un kitabından aşırılmış alıntılardan ibaretti.

Ortada bir gerçek vardı ilk İnciller Philostratus’un kitabının çoğaltılmasının üzerinden yüz yıl kadar bir zaman geçtikten sonra ortaya çıkmışlardı. Philostratus’un kitabının kaynağı olan Damis’in günlüğü ise ilk İncillerin ortaya çıkışından üç yüzyıl önce yazılmıştı. Zaten Hıristiyan kilisesinin dışında kimse İncillerin İsa ve/veya havarileri tarafından yazıldığına inanmıyordu. Faust bu gerçeği şu cümle ile dile getirmşti. ‘Herkes bilir ki İnciller İsa ve/veya havarileri tarafından değil, onların zamanından çok sonra kimliği bilinmeyen kişiler tarafından yazıldı,’

Aynı zaman diliminde yaşamış Apollonius ve İsa karşılaştırıldıklarında akıllar çok daha fazla karışıyırdu; Hıristiyan kilisesinin kabullerine göre İsa İmparator Agustos döneminde yaşamıştı. Agustos’un iktidar yıllarında Roma İmparatorluğu edebi akımlarda altın çağını yaşadı. Ağustos döneminde ortaya çıkan ve sayısız eserlere imza atan çok sayıda düşünür, şair, hatip, eleştirmen ve gezginlerden hiç biri tek bir defa olsun İsa’dan bahsetmemişlerdi. Hz.İsa tarihi bir kişilik olarak MS I.ve II. Yüzyılların tarihçilerinin eserlerinin hiç birinde yer almadığı gibi, İsa’nın kendisi de geriye yazılı bir eser bırakmamıştı.

Öte yandan Apollonius sonradan Roma İmparatoru Hadrian tarafından koruma altına alınmış çok sayıda felsefi eserin müellifiydi. Apollonius İmparator Agustos döneminin en üstün siması en yüce bilgesiydi. Kralların, imparatorların kendisi ile dostluk ve arkadaşlık etmek için birbirleri ile yarıştıkları adına mabetler inşa edilmiş büyük bir mürşit idi. İmparator Vespasia’nın danışmanıydı. İmparator ve düşünür Marcus Aurelius felsefi gelişimini Apollonius’a borçlu olduğunu ifade etmişti.



İznik Konsilinin toplandığı yıla kadar, Apollonius IV. Yüzyıl Anadolu’sunun en saygın kişisiydi. Anadolu’da onun adına atfedilmiş dergahlar vardı, büstleri Anadolu’nun dört bir yanını süslüyor, kitapları elden ele dolaşıyordu.

İznik Konsilinde Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak kabul edilmesinden sonra,İmparatorluk sınırları içinde Apollonius’un onun izlerini silme girişimi başlatıldı.Onun adına yükseltilmiş mabetler yıkıldı,kitapları yakıldı,büstleri parçalandı.

Çeşitli dillerde Apollonius’u ve onun çalınmış yaşamını konu alan üç yüze yakın kitap yayınlandı. Türk dilinde Apollonius hakkında kaleme alınmış tek metnin müellifi Aytunç Altındal şunları yazıyor; ‘MS.325 yılında Konstantin tarafından toplanan İznik Konsili’nde Apollonius’un tüm kitaplarının yok edilmesine, büstlerinin kırılmasına, mabetlerinin yıkılmasına yol açan kararlar alınmıştı.’

‘Şu kesindir ki Tyana’lı Apollonius ‘Hayatı çalınan adam’ olmuştur. Nedense onunla ilgili her ne varsa bunlar İsa’ya atfedilmiştir… Bunun nedeni de Konstantin’in ‘Yeni Devlet , Yeni Din’kurmak amacıyla topladığı topladığı 1.Ekümenik İznik konsili ile , daha sonra imparator olan I.Theodius’un (381-389) verdiği emirlerle Apollonius adının tarihten sildirilmiş olması yatmaktadır.’

‘Öyle anlaşılıyor ki İsa da Apollonius da gerçekte kilise babalarının elinde oyuncak olmuşlar, biri hiç aklından geçirmediği halde tanrı yapılmış, diğeri ise yüzyıllarca unutturulmuştur.’

‘Günümüzde İsa Mesih’in ‘Sevgi’ olduğu ve bu nedenle hem üstün bir dinin (Hıristiyanlık) kurucusu hem de üstün bir sevginin Tanrısı olduğu yazılmakta ve İsa onu bu sözlerle onu tanımayanlara sunulmaktadır. Oysa ‘Sevginin tüm evrendeki tek ölümsüzlük’ olduğunu birinci yüzyılda her gittiği yerde defalarca anlatıp, insanları sevgide birleşmeye davet etmiş olan sanal değil gerçek kişi Kemerhisar’lı Apollonius’tur.

Altındal’ın da doğru bir biçimde ifade ettiği gibi Apollonius her gittiği yerde ‘sevgi dini’ni yaydı ve ‘sevgi dini’nden başka bir dine de inanmadı.

Apollonius’tan binlerce yıl sonra, bir Alevi ozanı onun düşüncelerini kendi lirik cümleleri ile şu dizelerle ifade etti;

Canan bizim canımızdır
Teni bizim tenimizdir
Sevgi bizim dinimizdir
Başka dine inanmayız.

Hüdai’yem Hüda’mız var
Dost elinde bademiz var
Muhabetten gıdamız var
Ölüm ölür biz ölmeyiz.

Aşık Hüdai

Apolonius’dan günümüze ulaşan çok sayıda veciz söz içinde biri vardır ki anlam itibari ile bize son derece tanıdık gelir;
‘I all that has been,and is and shall be,and my veil no mortal has withdrown’
Bu söz bizlere tanıdık gelir çünkü; Aleviliğin ünlü ozanı ve büyük mürşiti Yunus Emre’nin aynı anlamı içeren dizeleri hep kulaklarımızdadır,

Evvel benim,ahir benim
Canlara can olan benim

Yunus Emre

Aleviligin kökleri Erdogan Çınar
[Resim: smile.gif]Saygılar Sevgiler Ali karul.

Işık'la Kalın.


Biz aşığız ne söylesek
Sözümüzde yalan olmaz
Sır içinde sır saklarız
Hiç kimseye ayan olmaz.
Son Düzenleme: 11/10/2008, 14:47, Düzenleyen: Ali karul.
Member
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
İsa ölmeden önce ne kadar bağırmış olursa olsun ben onun sesini duymuş değilim. Bunun yerine, Kutsal Engizisyon bütün kemiklerini kırmış olduğundan ayakta duramadığı için yakılacağı kazığa bir sedye ile taşınmış ve yakılmadan önce de dili kesilmiş olan Cavaliere della Bare’nin atmış olduğu çığlıkları duydum. On dokuz yaşındaki bu çocuğun böylesine barbarca bir işkenceden geçirilmesinin, canlı canlı yakılmasının ve dilinin koparılmasının nedenini öğrenmek istiyor musunuz? Bir merasim sırasında önünden geçmekte olan haçın önünde eğilmemiş ve şapkasını çıkarmamıştı.
Luigi Casciolli


Işık insanlarının yaşadıgı acıları anlarmaya ne bu sayfalar yeter nede anlatacak kelime bulabilirim yukarıda Luigi Casciolli sadece birini anlatmış.

Luigi Casciolli italyan bir yazar isayla ilgili Mesih masalı diye bir kitap yazdı .
[Resim: smile.gif]Saygılar Sevgiler Ali karul.

Işık'la Kalın.


Biz aşığız ne söylesek
Sözümüzde yalan olmaz
Sır içinde sır saklarız
Hiç kimseye ayan olmaz.
Administrator
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
İsa Peygamber Yaşamışmı?

Yunus Emre

Musa peygamber ile
Bin bir kelime kıldım
İsa peygamber ile
Göklere çıkan benim

Şimdi adım Yunus’durur
Ol demde İsmail idi
Ol dost için Arafat’a
Kuban olup Çıkan Benim
Member
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
Alıntı:Aliekber;


İsa Peygamber Yaşamışmı?

Yunus Emre

Musa peygamber ile
Bin bir kelime kıldım
İsa peygamber ile
Göklere çıkan benim

Şimdi adım Yunus’durur
Ol demde İsmail idi
Ol dost için Arafat’a
Kuban olup Çıkan Benim


Sevgili Aliekber

Senin savından yola çıkarsa yunus ibrahim peygamberede kurban olmuş,isa ile göge çıkmış.


Burada bahsedilen batıni anlamdır, buradan yola çıkıp isa yaşadı demek ciddiye alınacak bir idda degil.
[Resim: smile.gif]Saygılar Sevgiler Ali karul.

Işık'la Kalın.


Biz aşığız ne söylesek
Sözümüzde yalan olmaz
Sır içinde sır saklarız
Hiç kimseye ayan olmaz.
Administrator
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
İsa'nın doğduğu sırada, o gün bilinen dünyanın büyük bir bölümü Roma İmparatorluğunun egemenliği altındaydı. Dinsel açıdan çok tanrılı inanç sistemini kabul eden Romalılar, kendi tanrılarına karşı hoş görülü olunması halinde, işgal ettikleri toprakların halklarının inancına karışmıyorlardı. Bu sistem, birbirinden farklı bir çok inancı imparatorluk bünyesinde barındırmakta son derece faydalıydı.

İsa'nın Yahudi ruhban sınıfınca sapkınlıkla suçlanması ve İsa yandaşlarının gücünden çekinen Roma'nın bu durumu fırsat bilerek onu çarmıha gererek öldürülmesinden sonra Hristiyanlık uzunca bir süre bocaladı.


Alıntı Kaynak;



1- SCHURE Edouard - "Büyük İnisiyeler" - RM Yayınları - İstanbul 1989 -Sf. 605
2- SANTESSON Hans Stephan - "Batık Ülke Mu Uygarlığı" - RM Yayınlan-İstanbul 1989 - Sf. 137
4- Nauodon Paul - "Tarihte ve Günümüzde Masonluk" - Varlık Yayınları İstanbul 1968 - Sf. 122
5- Naudon Paul -ie- Sf. 28
Posting Freak
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
Gerçekten çok ilginç bilgiler bu kitabı en kısa zamanda almalıyım...

Da...

Aklıma bir şey takıldı...

Alıntı:
İznik Konsilinde Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğunun resmi dini olarak kabul edilmesinden sonra,İmparatorluk sınırları içinde Apollonius’un onun izlerini silme girişimi başlatıldı.

Bu girişime neden başlanıldı? Öncelikle bunu merak ettim ama aklıma takılan şey bu değil...

Erdoğan Çınar ve İtalyan yazar Luigi Casciolli ya da buna benzer yazarlar araştırmacılar 2 milyar nüfuslu bir topluluğun inancının temel direklerini kökünden oynatıyorlar. İsa çalıntı bir yaşamdır diyerek...

Biz ise İslam Tarihi çalıntıdır dediğimizde Kuran ve Hadisçiler kaynak gösteriliyor...1 buçuk milyar insandan daha mı iyi biliyorsunuz diyerek...

Haydi şimdi bilimsel olalım...

Önyargılarımızdan sıyrılalım ve cevap verelim...

Konumuz İsa ama ne yaparsak yapalım burda tüm konuların çıktığı bir yer var...O da Gerçek Aleviliğin kökleri...

Bu anlamda Hristiyan Kilisesinin uydurduğu öyküyle, Ömer'in uydurduğu öykü arasında biçimsel olarak ne fark vardır?
[size=7]"Benim Testim Kerbela Suyudur..."[/size]

[size=7]Zöhre Ana[/size]
Posting Freak
İsa Gerçekten Yaşadı mı? Çalınan Kimin Hayatıydı?
bu konu 2006 yılındada tekrar gündeme gelmişti;yazıyı aynen aktarıyorum:


BİR TÜRK'ÜN ARAŞTIRMALARI MAHKEMEDE KANIT OLACAK



İsa'nın varlığını tartışmaya açan dava AİHM'de


Hıristiyan dünyasının kalbi Strasbourg'da atacak. Da Vinci Şifresi'ndeki “İsa'nın çarmıhta ölmedi” iddiasını bir adım ileri taşıyarak İsa'nın hiç varolmadığını öne süren papazın Vatikan'a açtığı dava AİHM'de görülecek.





Çalışmalarını kurulduğu 1959 yılından bu yana Fransa Strasbourg'daki merkezinde sürdüren Avrupa İnsan H akları Mahkemesi (AİHM) kendi belgesinde yer alan ifadesiyle “Bugüne kadar dünyada açılmış en önemli dava”yı görmeye hazırlanıyor.

Davanın adı; Cascioli-Vatikan. Geçen yıl İtalya'da eski bir papaz olan Luigi Cascioli mahkemeye başvurarak, “İncil'deki İsa'nın hiç yaşamadığını, Vatikan'ın bu kişiyi gerçekmiş gibi göstererek insanları aldattığını” iddia etmiş Vatikan'ı İsa'nın yaşadığını ispata davet etmişti.


Dava uzun süre mahkemeler tarafından reddedilmişti. Çünkü Vatikan kutsal metinleri İsa Mesih'in gerçekliğine kanıt göstermiş ve davaya bakılmamasını istemişti. Sonra da Viterbo Mahkemesi davayı kabul etmiş ardından da anlaşmazlığı karara bağlamaya yetkisinin olmadığını belirterek topu AİHM'e atmıştı.


Cascioli'nin başvursunu görüşen AİHM de beklenen açıklamayı sonunda yaptı ve davanın haziran ayında görüleceğini bildirdi.

İsa'nın gerçekliğinin tartışılacağı bu tarihi davada, Türkiye'nin de adı geçecek. Cascioli'nin tanık gösterdiği araştırmacı yazar Aytunç Altındal 12 yıl önce yazdığı ve İsa'nın varlığını reddettiği “yoksul tanrı” kitabının dayanağını oluşturan bilgi ve belgeleri sunacak, mahkeme isterse ifade verecek.

Altındal, AİHM'de görülecek davada dünyanın en ünlü iki avukatının; Giovanni de Stefano ve Doneico Morelli'nin Vatikan'a karşı yer aldığını ifade ediyor. Bu avukatlar daha önce Kenndedy, Lady Diana ve Saddam Hüseyin davasında yer almıştı.


22/5/2006
Kaynak: AYTUNÇ ALTINDAL
Söyle Zöhrem söyle sen söyle durma
Dervişin kalemi nurundan yaza
Kahi atar kahi yüzü kızara
Mustafa Kemal’in özü Allah’a




MUSTAFA KEMAL ATATÜRK




<Mustafa Kemal'in İzinden Gidiyor Olmamız Sizi Rahatsız Mı ediyor ? Daha Çok Rahatsız Olacaksınız!..>.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.