Hz.Üseyin; şehit edildiği günden bu güne her gelen evliyanın dilinde , kalbinde , aşkında, ateşinde, inancında ve ibadetinde olduğu için zamanımıza kadar geldi ve sevgisi, saygısı, matemi yaşatıldı. Yoksa, Hz.Üseyin’in gerçek varlığı tarihte anlatılmadı , neden şehit olduğu bildirilmedi !..

Eğer resmi tarih Hz.Üseyin’in davasını yaşandığı gibi bildirseydi; yüzyıllar önce Peygamber soyunu hunharca katledenlerin bugün ki uzantıları; Hz.Üseyin için bir damla gözyaşını çok görüp, onu katleden cehennem köpeklerinin isimlerinin başına Hazreti , sonuna da R.a (Radiyallahu anh:Allah ondan razı olsun ) gibi kavramlar kullanmazlardı.

Fırat’tan akan su ; masum Ehlibeyt’in gözünden hiç bitirmediği kanlı gözyaşlarının, Kerbela ise bu utanca dayanamayan, susuzluktan ’ ar damarı ’ çatlayan toprakların ve dünya durdukça bitmeyecek olan Ehlibeyt intizarının timsali olmuştur...

Gelen her evliya Şahı Merdan Ali ' nin bin bir sıfatından biri olarak gelmiş ve Hz.Üseyin'in davasını sürmüştür..Evliyaların döktüğü her nefes, her ağıt Kerbela davası içindir.. Kerbela Hakkın davasıdır, Ehlibeytin bitmeyen çilesi , acısıdır.. Ehlibeyt biter mi ki, Kerbela davası da bitsin..

Eğer ki 1500 yıl önce yaşananlar unutulmamışsa , bütün tarihsel çarpıtmalara rağmen hala içimizi kanatan bir yaraysa bunu Allah'ın insanlığa sunduğu bir fırsat belki de bir sınav olarak düşünmek gerekir bence....Geçmişte yezit zaten yezitliğini yapmış hunharca ehlibeytin kanını dökmüştür..Sonraki süreçte insanlığa iki seçenek sunulmuş ya gönderilen evliyaların ışığına varlığına iman getireceksin ya da yezidin tarafında olup zulme devam edeceksin..Çok şükür Yüce Allah'a, çok şükür gelen her Evliyaya ve çok şükür ki Zöhre Ana'mıza ceddimiz gönlümüz Ehlibeyti sevendir.. Pir Zöhre Ana'mızın yüreğimizde yaktığı Ehlibeyt ışığı ne söner, ne de Kerbela davası biter..