You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı

Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı

Administrator
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
KUBİLAY OLAYI...


Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı...

23 Aralık 1930

"Kubilay Olayı", Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir. Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi.
Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti.

Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.

Bu genç insan, Menemen’de 23 Aralık 1930’da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü. Olaylara müdahele etmek isteyen iki bekçi de katledildi. Genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, "Menemen Olayı - Kubilay Olayı" olarak tarihe geçti.

Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi. Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti.


MENEMEN OLAYI

Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır.

Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir. Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya, mesleği öğretmenlik olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir. Kubilay Bey, şakilere nasihatta bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir. Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir. Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır. Bu arada iki mahalle bekçisini de şehit etmişlerdir.

Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir. Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir. Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir. Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır. Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir. Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır.

Atatürk'ün orduya mesajı...

28 Aralık 1930

23 Aralık 1930 Salı günü meydana gelen olay üzerine Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, 28 Aralık’ta orduya başsağlığı mesajı yayınladı.

İçişleri Bakanı Şükrü Bey (Kaya) ile Ordu Komutanı Fahrettin Paşa (Altay), 27 Aralık’ta, İstanbul’a giderek Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e olay hakkında bilgi verdiler.

Mustafa Kemal Atatürk, 28 Aralık’ta orduya başsağlığı mesajı yayınladı. Atatürk mesajında," Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır" dedi.
Atatürk, "Mürtecilerin (gericilerin) gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.

Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa da aynı tarihte yayımladığı bir tamim ile Atatürk'ün mesajını orduya tebliğ etti.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün, orduya mesajı şöyle:

28 Aralık 1930

Gazinin Orduya Taziyetnamesi


Menemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kublay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kublay Beyin şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir. Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahili her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur.
Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir. İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz bu mes’eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur.

Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.
Reisicumhur

Gazi Mustafa Kemal


Büyük Erkânı Harbiye Reisi Müşir Fevzi Paşa Hazretleri, şu tamimle mektubu orduya tebliğ etmiştir:
(Ayın Tarihi, cilt 20)

"Zabit Vekili Kublay Beyin feci bir surette vuku bulan şehadeti münasebetile Reisicumhur Hazretlerinin ordumuza taziyetnameleri sureti aynen yukarıya dercedilmiştir. Bütün kıtaat ve müessesatta umum zabit ve neferler muvacehesinde merasimi mahsusa ile okunmasını tamimen tebliğ ederim.
Yüksek ordumuz hakkında her vakit ızhar buyurulan ve bu defa da pek âli bir surette tecelli eden bu muhabbet ve hlssiyatı âliyeye karşı ordumuzun lâyezal rabıta ve şükranları Reisicumhur Hazretlerine bizzat arzolunmuştur. Bu kahraman arkadaşımızın şehadetinden dolayı teessürlerimi ifade ederken, bu aziz şehidin ruhunu tebcilen zati taziyetlerimin de bütün ordu arkadaşlarıma iblâğını ayrıca rica ederim."

31 Aralık 1930

Bakanlar Kurulu, 31 Aralık 1930 tarihli toplantısında, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir Merkez ilçelerinde 1 ay süreyle sıkıyönetim ilan edilmesini, sanıkların yargılanması için de Divanı Harp kurulmasını kararlaştırdı.

Sıkıyönetim Komutanlığına 2. Ordu Müfettişi Birinci Ferik (Orgeneral) Fahrettin Paşa (Altay), Sıkıyönetim Harp Divanının Başkanlığına Birinci Kolordu Komutanı Vekili Mirliva (Tümgeneral) Mustafa Paşa (Muğlalı) getirildi.

Sıkıyönetim ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı, 1 Ocak 1931'de TBMM görüşüldü ve oybirliğiyle kabul edildi. TBMM'nin 594 sayılı kararı 3 Ocak 1931 tarihli Resmi Gazete'de (Sayı 1689) yayımlandı. Bu karar TBMM tarafından 2 Şubat 1931 tarihinde bir ay daha uzatıldı. 608 numaralı uzatma kararı 3 Şubat 1931 tarihli (sayı 1716) Resmi Gazete'de yayımlandı.

Sıkıyönetim, yargılamanın sona ermesinden sonra, Manisa ve Balıkesir Merkez ilçelerinde 28 Şubat 1931'de, Menemen'de ise 8 Mart 1931'de sona erdi.

Bakanlar Kurulu'nun sıkıyönetim ilanına ilişkin kararı şöyle:

(31 Aralık 1930)

Bakanlar Kurulu 31.12.1930 tarihli toplantısında, Anayasanın 86’ncı maddesine göre Menemen’de 23.12.1930 tarihinde işlenen cürümün hazırlık soruşturmasında bu cürümün Cumhuriyet aleyhinde bir tertip olduğu hakkında kesin deliller görülmüş olması nedeniyle Menemen İlçesi ile Manisa ve Balıkesir Merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931 tarihinden itibaren 1 ay süre ile sıkı yönetim ilânına, Örfi İdari Amirliğine 2 nci Ordu Müfettişi Birinci Ferik Fahrettin Paşa’nın getirilmesine, Sıkı Yönetim Harp Divanının Başkanlığına Birinci Kolordu Komutanı Vekili Mirliva Mustafa Paşa 316/1' nın, üyeliklere Topçu Alay Komutanı Albay Atabey’in, Birinci Kolordu Şube Müdürü Albay Demirşah Beyin, Alay (176) Komutan Yardımcısı E. K. Kaymakamı Yusuf Ziya Beyin ve 2 nci Kolordu Şube (2) Müdürü Kaymakam Bahattin Beyin,

Üye Yardımcılıklarına:

Fırka (57) Satınalma Komisyonu Başkanı Binbaşı Hüsnü Beyin, Topçu Alay (29) tabur (2) Kumandan Binbaşı Neşet Beyin getirilmesine
Divan Savcılığını İzmir Savcısı Hidayet’in, Savcı Yardımcılığına İzmir Savcı Yardımcılarından Fuat, Necdet ile İzmir Sulh Hakimi Kemal ve Adapazarı Sulh Hakimi Necdet ve Eskişehir Mustantiki Hikmet Beylerin görev almalarına
Karar verildi.

Bakanlar Kurulu'nun, Sıkıyönetim ilanına ilişkin olarak TBMM'ye sunduğu tezkere şöyle:

B. M. M. YÜKSEK REİSLİĞİNE

Teşkilatı Esasiye Kanununun 86 ncı maddesinde Vatan ve Cumhuriyet Aleyhinde kuvvetli ve fi’li teşebbüsat vukuunu müeyyit kat’i emarat görüldükte İcra Vekilleri Heyeti müddeti bir ayı tecavüz etmemek üzere umumi veya mevzii idarei örfiye ilân edebilir, denilmiş olmasına ve Menemen’de 23.XII. 1930 tarihinde irtikâp edilen cürmün hazırlık tahkikatında bu cürmün Cumhuriyet aleyhinde şümullü bir tertip olduğu hakkında kat’i emareler görülmüş bulunmasına binaen Menemen kazası ile Manisa ve Balıkesir merkez kazalarında 1 Kânunusani 1931 tarihinden itibaren bir ay müddetle idarei örfiye ilân olunmasına İcra Vekilleri Heyetinin 31.XII.1930 tarihli içtimaında karar verilmiştir.

Keyfiyeti Büyük Meclisin tasdikına arzeylerim efendim.

Başvekil
İsmet

TBMM'nin 594 sayılı kararı şöyle:

Menemen Kazası ile Manisa ve Balıkesir Merkez Kazalarında
idarei örfiye ilânı hakkında

No. : 594

Menemen’de irtikâp edilen cürmün Cumhuriyet aleyhine şümullü bir tertip olduğu hakkında kat’i emareler görülmüş bulunmasına binaen Menemen Kazası ile Manisa ve Balıkesir merkez kazalarında 1 Kânunusani 1931 tarihinden itibaren bir ay müddetle idarei örfiye ilan olunmasına dair İcra Vekilleri Heyetinin kararı, Umumi Heyetin on yedinci inikadının birinci celsesinde müttefikan tasvip edilmiştir.

1 Kânunusani 1931

TBMM'de sıkıyönetim ilanı görüşmeleri...

31 Aralık 1930

Bakanlar Kurulu'nun sıkıyönetim ilanına ilişkin tezkeresi, 31 Aralık 1930 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda ele alındı ve oybirliği ile kabul edildi.

Bu oturumda yapılan konuşmalar TBMM Tutanaklarına şöyle yansıdı:
(31 Aralık 1930)

REİS - Başvekâletten bir tezkere geldi, okunacaktır.

B. M. M. YÜKSEK REİSLİĞİNE

Teşkilatı Esasiye Kanununun 86 ncı maddesinde Vatan ve Cumhuriyet Aleyhinde kuvvetli ve fi’li teşebbüsat vukuunu müeyyit kat’i emarat görüldükte İcra Vekilleri Heyeti müddeti bir ayı tecavüz etmemek üzere umumi veya mevzii idarei örfiye ilân edebilir, denilmiş olmasına ve Menemen’de 23.XII. 1930 tarihinde irtikâp edilen cürmün hazırlık tahkikatında bu cürmün Cumhuriyet aleyhinde şümullü bir tertip olduğu hakkında kat’i emareler görülmüş bulunmasına binaen Menemen kazası ile Manisa ve Balıkesir merkez kazalarında 1 Kânunusani 1931 tarihinden itibaren bir ay müddetle idarei örfiye ilân olunmasına İcra Vekilleri Heyetinin 31.XII.1930 tarihli içtimaında karar verilmiştir.

Keyfiyeti Büyük Meclisin tasdikına arzeylerim efendim
Başvekil
İsmet

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Sual için değil, Hükümet tarafından bir teklif vardır. O teklif hakkında arzedeceğim.

REİS - Suale verilen cevabı sahibi sual kâfi görmüştür. Şimdi idarei örfiye talebi hakkındaki tezkere okundu. O tezkere hakkında Başvekil Paşa Hazretlerinin sözüne itirazınız varsa buyurunuz söyleyiniz.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Efendim; beyanatın hakkında söyliyeceğim, mutlaka itiraz olması lâzım değildi.
(Sual bitmiştir sesleri)

KAMİL B. (İzmir) - Usul hakkında söyliyeceğim, Reis Paşa Hazretlerinin buyurdukları gibi sual vaki olmuştur ve suale de cevap verilmiştir. Sual sahibi de izahatı kâfi görmüştür, nizamname sarihtir. Reis Paşa Hazretlerinin ifade buyurdukları veçhile mesele tamamdır.

REİS - Efendim, Ahmet B. idarei örfiye talebi hakkında söz söyliyecektir. Sual ve cevap hakkında değil.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Mesele basittir. Bir talep tezkeresi gelmiştir. Bu tezkere hakkında meb’uslar kendi fikirlerini beyan etmekte serbesttirler (Gürültüler). Müsaade buyurunuz efendim, rica ederim.
Muhterem arkadaşlar, asıl mevzua geçmeden evvel İsmet Paşa Hazretlerinin burada vaki olan izahatından mütevellit hissiyatımın beyanına müsaade buyurunuz. Ben bu beyanatı büyük bir meftuniyetle ve derin bir hürmetle dinledim, önünde derin bir meftuniyetle eğilir ve hürmetimi beyan ederim.
Paşa Hazretlerinin buyurduklarını bendeniz iki kelime ile telhis ettim.
Paşa Hazretlerinin dedikleri şudur: Vatandaşların hürriyetleri temin edilecek, azgınlar, bunu bilmiyenler ezilecektir. İşte hür, serbest, müstakil bir devletin kurulması ve inkişafı için hakikaten gayet metin, gayet velût bir düsturdur. Ve bu düsturdan; memlekette cereyan eden gayri müsait ve gayri muvafık havalar içinde millete hitaben bahsetmek; hakikaten büyük bir devlet adamının şiarıdır.
Bunu; derin ve büyük bir hürmet ve meftuniyetle kaydeder ve önünde hürmetle eğilirim. Bu gün efkârı umumiyenin, herkesin az çok ifrata doğru yürüdüğü bir zamanda vatandaşların hürriyetlerine riayet olunacak, vatandaşların hürriyeti muhafaza edilecek, yalnız azgınların başı ezilecek, yolundaki söz memleket mes’uliyetini ve cumhuriyetin müdafaasını eline alıp müdafaa eden bir recülü devlete lâyik bir sözdür. Ayni zamanda matbuata karşı, itiraf ederim, matbuatın bütün taşkınlıklarına rağmen fazla bir tedbir, fevkalade bir tedbir alınamıyacağını beyan buyurmaları... (Gürültüler). Müsaade buyurunuz, bendeniz anladığımı söylüyorum. Siz de anladığınızı gelip burada söylersiniz, bendeniz öyle anladım ve ona göre beyanı fikir ediyorum. Başka türlü anlamışsanız gelir beni tenvir edersiniz.

YAHYA GALİP B. - Rica ederim, aslı üzere kalsın, tefsir etmeyiniz.

AĞAOĞLU AHMET B. (Devamla) - Matbuata karşı dahi alınmış olan bu vaziyet Hükümet başında bulunanların cumhuriyet esaslarına her hangi bir vaziyette riayet edeceklerine derin bir zâmin ve kefildir. (Ona şüphe mi var sesleri). Şüphem yoktu. Fakat beyefendiler, ben dinliyordum, zatı âliniz ve diğerlerinden burada matbuat hakkında çok şedit tedbirler tavsiye edenler vardı. Buna rağmen Başvekilin gelip mes’uliyeti üzerine alması ve matbuat hürriyetini tahdit etmiyeceğini söylemesi büyük bir fazilettir ve bizim için büyük bir teminattır (Gürültüler). Ben bunu buradan söylemeği bir vazife biliyorum.
Bunları kaydettikten sonra efendiler, Menemen’de vaki olan hadise yalnız Türkiye’yi değil insan namını taşıyan her hangi bir varlığı, tabiatile kalbinin ta âmâkından müteessir etmiştir ve bu faciaya karşı maşeri vicdan isyan etmiştir, isyan etmiş olan maşeri vicdan teminat İstiyor, isyan etmiş olan maşeri vicdan bu facianın mukabilini istiyor, âmillerinin tecziye edilmesini istiyor. Hükümet te bu münasebetle tedbirler ittihaz etmiştir. Hiç şüphe etmiyorum ki bu hususta aramızda fark, ihtilâf olabilsin, hepimiz müttehiden teklif olunan kanunu vicdanen tasvip edeceğiz (Gürültüler).

YAHYA GALİP B. (Kırşehir) - Biz zaten müttehidiz.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Korkma azizim. Sözden korkma. Bırakın söyliyeyim. Başvekil Paşa Hazretleri kadar mütehammil olunuz.

YAHYA GALİP B. (Kırşehir) - Haddimiz mi efendim, herkes noksanını haddini bilmeli Ahmet Bey!

AĞAOĞLU AHMET B. (Devamla) - Evet Hükümet lâzım gelen tedbirleri ittihaz etmiştir. Fakat idari ve mihaniki tedbirler bu gibi meselelerde kâfi midir? Bendeniz Hükümetin haricinde bu işle alâkadar olan ve bu işin ve bu facianın bertaraf edilmesi yolunda çalışmak vazifesile mükellef olan diğer bir amilin mevcut olduğunu biliyorum. O amil de, o unsur da nihayet vazifesinin başına koşmalıdır. Efendiler Malûmu Âlinizdir ki Başvekil Paşa Hazretlerinin buyurdukları gibi; yüz elli senedenberi bu Türk milleti medeniyete kavuşmak için kendisini izmihlâlden kurtarmak ve medeniyetin feyizleri sayesinde inkişaf edebilmek için medeniyet şehrabına kendisini atmıştır. Fakat seciyesi ayni mahiyette, ayni hamurdan yapılmış bir takım heyûlalar onun karşısına çıkmaktadır. Selimi Salisten beri, Mahmudu Sanineden beri gelip giden bütün derviş Vahdetileri, Kabakçı Mustafalar, bu günkü Şeyh Memetler hep ayni mahiyette, ayni hamurdan yapılmış insanlardır.

YAHYA GALİP B. (Kırşehir) - Hiç birisi Türk değildir. Türkleri tenzih ederim.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Türk mü, gayri Türk mü nedir, bilmem; fakat memlekette bu gibi adamlar vardır. O kadar var ki bir Türk zabitini öldürmek faciası, bir Türk şehrinde yapılmıştır. Bunu kimse inkar edemez.

YAHYA GALİP (Kırşehir) - Allah bin kere lanet etsin.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Bunu kim yapmıştır? Tabiatile Türk değilse de Türk tabiiyetinde bulunan ve Türk Hükümetine iştirak etmiş olan insanlardır. Bunlar mütemadiyen böyle Türkün önüne çıkmışlar ve mütemadiyen bu hususta Türkün inkişafına mani olmak istemişlerdir ve mütemadi hareketleri neticesinde Türkü bir kat daha zaafa uğratmışlardır. Fakat bu günkü hadisenin diğer bir alâmeti daha vardır ki o alet üzerinde bütün arkadaşlarım ve Başvekil Paşa Hazretleri de tevakkuf ettiler. Bunun üzerinde bir daha durulması, tevakkuf edilmesi lazımdır. O da bu faciayı görüp te lakayt ve seyirci kalan halkın haleti ruhiyesidir. Hakikaten bu, o kadar feci bir haleti ruhiyedir ki ve o kadar adi bir şeydir ki insan bunu duyduğu zaman şahsen mahcup bir vaziyette kalıyor, yerin dibine girmek istiyor.
Çünkü biz hepimiz bu memleketin adamıyız, bu memleketin içinde, bir şehrinde adam boğazlanıyor. O da kim? Zabit, muallim, yani memleketin maddi ve manevi inkişafı vazifesini üzerine alan bir genç, o kadar izdihamın ortasında boğazlanıyor. Yirmi dakika boğazı kesiliyor da müdahale edilmiyor. Hatta tasvipkâr olanlar bile çıkıyor. Efendiler; sormak lâzım gelen asil bu hadisedir. Halkta, kütlei nasta mevcudiyeti bu gün keşfedilen bu haleti ruhiyenin karşısında, ben kendi nefsime, kendimi çok küçülmüş bir vaziyette gördüm ve bu kütle mes’uliyetinin manevi mes’uliyetin bir kısmının da bana geldiğini hissettim.

ALİ B. (Rize) - Elbette, elbette.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Sen de varsın burada, sen de varsın. Ben kendimi misal gösterdim, sen de bundan istifade mi edeceksin? Ben burada senden çok vazifemi ifa etmişim, bunu bilmelisin, binaenaleyh ben kendimi misal olarak gösteriyorum ve diyorum ki bu memleketin münevver zümresi mütefekkiri, muharriri, muallimi, âlimi, gazetecisi, hulâsa bir memleketin münevver denilen kısmı vazifesini ifa etmemiştir ve etmemektedir. Bu noktai nazardan diyorum ki ben mes’ulüm, yoksa bu işte ben senden çok temizim, müberrayım. Efendiler, Cumhuriyet, inkılâp baştan başa bir dindir, bir imandır (Ona şüphe yok sesleri). Bu dinin, bu imanın bir kitabı olacaktı, bir ibadeti olacaktı, dahileri olacaktı, müminleri olacaktı, Cumhuriyetin faziletlerini, fikirlerini cemaat arasında geceli gündüzlü çalışarak neşrü tamim edecek, bu cahil cemaati yürütecek adamlar olacaktı. İşte bu sahadaki vazifelerimizi görmedik. Bu sahada mes’uliyetimiz vardır. Evet, mes’uliyetimiz bu sahadadır. Bunu eğer biz burada ve o mübarek şehidin ruhu önünde itiraf eder ve günahımızı itiraf ettikten sonra da teyakkuza, intibaha gelirsek ve Cumhuriyet ve lâyıklık imanına karşı her münevver kendi üzerine terettüp eden vazifeyi ifa ederse Mazhar Müfit Beye derim ki o gencin o yüksek adamın kanı hedere gitmemiştir. Binaenaleyh Devletin, Hükümetin aldığı kararlarla beraber Hükümetin yanı başında bu memleketin münevver aksamına büyük ve hatta Hükümet vazifesinden daha büyük bir vazife terettüp ediyor. O vazife de durmadan çalışmaktır ve eğer biz hakiki Cumhuriyetçiler isek ve eğer biz Cumhuriyetin memlekette yaşamasını arzu ediyorsak, eğer biz mütemadiyen karşımıza çıkan o menhus ruhun yok olmasını istiyorsak biz o inkılâbı yapan insanlar, geceyi gündüze katarak ve kendi vezaifi hususiyemizi unutarak bilâ âram ve hasbetenlillâh çalışacağız, eğer biz bunu yaparsak ve bu suretle Hükümetin yardımına koşarsak, Hükümetin tedbirleri müsmir olur. Yoksa bu tedbirler mihanikidir, idaridir. Öteki devin kırk başı var, kırk bin başı var. Bu başların birini kesersek öteki çıkar, asıl mesele devi, o menhus ruhu öldürmektir. Bunu öldürecek Hükümet değildir, muallimdir, muharrirdir, şairdir, mütefekkirdir, ediptir.

REFİK B. (Konya) - Bravo, bravo.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Bendeniz bunu söylüyorum.

YAHYA GALİP B. (Kırşehir) - Muhalifleri de unutmayınız.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Muhalifler bu ruhu öldürmek için çalışıyorlar (Gürültüler).

ALİ SAİP B. (Urfa) - Muhterem arkadaşlar, Ahmet Beyefendi vazifemizi yapmadık, yapmıyoruz, hepimiz mes’ulüz dediği için söz almak mecburiyetinde kaldık.
Efendiler, hadise çıkan Menemen’de Ahmet Bey, bundan üç ay evvel seyahat etmişti. Hadise çıkan yerlerde o şehidin kafasına takılan bayrak onları istikbal etmişti. Ben istedim ki Ahmet Bey kürsüye çıktığı zaman; efendiler, bu teşkilât yapılırken etrafımıza toplananlar, bizi bayrakla karşılayanlar mürteciler imiş, bize çok eyi yaptınız. Çok eyi bir teşkilât yaptık. Cumhuriyeti muhafaza edeceğiz diyen adamlar, meğerse kana susamış vatandaşların kanını içmek istiyormuş.
Binaenaleyh bu kürsüye geliyorum, sizden af diliyorum, beni affedin deselerdi kendisinin elini öpecektim.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Senden mi af dileyeceğim?

ALİ SAİP B.(Urfa) - Hayır benden değil, milletten af dileyeceksin!
Efendiler; Ahmet Bey, yalnız matbuat hürriyetine dokunulmıyacağı için Baş Vekil Paşaya teşekkür etti. Efendiler; matbuat hürriyeti diyoruz, rica ederim, müsaade ederseniz size ufak bir hikâye arzedeyim, ondan sonra maruzatıma devam edeyim: Çoğunuz bilirsiniz, ata sözlerdir:
Bir muhtarla bir bekçi kavga etmişler, muhtar bekçiyi dövmüş, muhtarın düşmanları bekçiyi teşvik etmişler, git Hükümete müracaat et, hakkını iste demişler. Bekçi arzuhalciye gelmiş, bana bir arzuhal yaz demiş, arzuhalci ne o demiş? Muhtar beni dövdü, tokat attı, arzuhalı kaça yazarsın demiş, arzuhalci beş kuruştan yüz kuruşa kadar arzuhal yazarım demiş, öyle ise bana yüz kuruşluk bir arzuhal yaz demiş.

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Arap hikayesi mi?

ALİ SAİP B. (Urfa) - Hayır bu sizin hikayenizdir (Handeler). Arzuhalci arzuhali okuyunca bekçi ağlamaya başlıyarak; vah, vah demek bana zulüm etmişlerde haberim yokmuş, demiş.
Efendiler bu günkü gazetelerin vaziyeti budur. Beş kuruşa Milliyet satılır, beş kuruşa Vakit, Akşam, Cumhuriyet satılır. Rejimi kuvvetlendiren bu gazeteler beş kuruşa satılır, Hakimiyet okunmaz, fakat işitiriz ki filan yerde Yarin gazetesini kapışmışlar, yüz kuruşa satılmış. Bunun akibeti budur. 31 Martı bunlar çıkardılar, mütarekede İstiklâl harbinde aleyhimize kuvvet sevkedenler bunlardır.
Şeyh Sait isyanı çıkaranlar bunlardır. Bu günkü Derviş Memed’i de bunlar çıkardılar. Binaenaleyh Efendiler asıl bunlara çare bulmak lâzımdır, yoksa Ahmet Beyin dediği gibi bunlara dokunulmadığı için teşekkür ederim demek doğru bir şey değildir.
Muhterem arkadaşlar; ben hürriyeti matbuatın düşmanı değilim, gazetecilerin düşmanı değilim. Gazeteciler, rejimi müdafaa eden insanlar, bizim dilimizdir, kafamızdır, dimağımızdır, rejimi müdafaa ediyorlar. Asil benim düşmanlığın, rejimi yıkmak istiyen hain gazetecileredir (Bravo sesleri) (Alkışlar).

AĞAOĞLU AHMET B. (Kars) - Aferin...

REİS - Efendim, başka söz istiyen yoktur. Hükümetin Menemen, Manisa ve Balıkesir merkez kazalarında idarei örfiye ilânı hakkındaki tezkeresini reyinize arzediyorum. Kabul edenler... Etmiyenler... Müttefikan kabul edilmiştir.



Divanı Harp Kararnamesi


25 Ocak 1931
Yargılama 25 Ocak 1931'de Divanı Harp Kararnamesi'nin açıklanmasıyla sona erdi.

105 sanıktan 37’si için ölüm cezası verildi. 6’sının ölüm cezası yaş haddi nedeniyle 24 yıl “idama bedel hapis cezası”na çevrildi. Diğer sanıklardan 20’sine bir yıl, 14’üne üç yıl, 6’sına 15 yıl, birine 12,5 yıl hapis cezası verildi, 27 sanık beraat etti.
Kararda sanıkların, "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanununu tagyire cebren teşebbüs ettikleri ve bunlara müzaherette bulundukları ve Mehdi Mehmedin Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri" belirtildi.


Kararların TBMM'ye sevki...



31 Ocak 1931
Yargılama sonunda verilen kararlar, Başbakanlık tarafından 31 Ocak 1931 tarihinde TBMM'ye sunuldu.


Kubilay Olayı'nın kararlarına ilişkin Başbakanlık yazısı ile diğer belgeler şöyle:
(31 Ocak 1931)
T.C.
Başvekâlet
Muamelât Müdürlüğü 31.1.931
Sayı: 6/341
T. B. M. M. Yüksek Reisliğine
Menemen hadisesini ika ve teşkilâtı esasiye kanununu cebren tağyire teşebbüs edenler hakkında Menemen Divanı Harbi Örfisince verilen karara dair M. M. Vekâletinden yazılan 31.1.931 tarih ve 2061 numaralı tezkerenin sureti merbutatı ile birlikte leffen takdim kılınmıştır. İdam mahkûmları hakkında teşkilâtı esasiye kanununa tevfikan Meclisi Alice ittihaz buyrulacak kararın iş’arına müsaade buyrulmasını rica ederim efendim.
Başvekil
İsmet

Yüksek Başvekâlete
1. Menemen hadisei isyaniyesini tertip ve ihzar ve teşvik ederek ve bu suçu işlemeğe azmettirerek Türkiye Cumhuriyeti teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmekten maznun olan eşhastan isimleri merbut listede yazılı (37) şahsın aledderecat müsellehan harekete geçerek ve mehdilik ilân ederek Menemen hadisesini doğrudan doğruya beraber işlemek ve azmettirmek suretlerile teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs eyledikleri sabit olduğundan hareketlerine tevafuk eden Türk ceza kanununun 64 üncü maddesinin birinci ve ikinci fikraları delâletile 146 ıncı maddesine tevfikan idamlarına ve ancak içlerinden altısının yaşları dolayısile mezkûr kanunun 55 ve 56 ncı maddeleri mucibince haklarındaki idam cezalarının 15 ve 24 sene ağır hapis cezasına tahviline.
2. Ve 41 şahsın muttali oldukları isyan hareketini suiniyetle Hükümete ihbar etmemek ve dini alet ittihaz ile halkı devletin emniyetini ihlâl edebilecek harekete teşvik eylemek ve tekkelerin seddine dair olan kanunun mer’iyetinden sonra ayini tarikat icra ve nakşi tarikatine ait hizmetleri ifa etmek suçlarını işlemiş olmalarından dolayı Türk ceza kanununun 151 inci maddesinin birinci fıkrası ve 163 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 677 numaralı kanun hükümlerine tevfikan derecatı muhtelifede hapis ve ağır hapis cezalarile mücazatlarına.
3. Ve 27 şahsın beraetlerine dair Menemen Divanı Harbi Örfisinden sadır olan hükümleri havi 25.1.931 tarih ve 4 numaralı karar ve teferruatı leffen arz ve takdim kılınmıştır.
İdam hükümlerinden maadasının tasdiki idarei örfiye âmirinin dairei salâhiyetine dahil olup idam hükümlerinin dahi teşkilâtı esasiye kanununun 26 ncı maddesi mucibince Meclisi Alice tasdiki esbabının istikmal buyurulması maruzdur efendim.
M. M. Vekili
Zekâi
M.M.: Milli Müdafaa Vekaleti


İdamlarına ve Yaşları Dolayısile Haklarındaki İdam Cezasının Ağır Hapse Tahviline Karar Verilenler
Manisadan Kahveci çırağı Mustafa (İdam)
Manlsadan Terzi Talât (İdam)
Manisadan Topçu Hüseyin (İdam)
Manisadan Tatlıcı Mustafa Hüseyin (İdam)
Manisadan Eskici Hüseyin Ali (İdam)
Manisadan Keçeli Köyünden Himmetoğlu Süleyman (İdam)
Manisadan Paşa Köyünden Kâhya Ahmetoğlu İsmail (İdam)
Manisadan Mutaf Süleyman (İdam)
Manisadan Manifaturacı Osman (İdam)
Manisadan Hafız Cemal (İdam)
Manisadan Tabur imamı İlyas Hoca (İdam)
Manlsadan Ali Paşa zade Ragıp Bey (İdam)
Manisadan Şeyh Hafız Ahmet (İdam)
Manisadan Giritli İbrahimoğlu İsmail (İdam)
Menemenden Bozalandan Koca Mustafa (İdam)
Menemenden Bozalandan Hacı İsmail (İdam)
Menemenden Bozalandan Hacı İsmailoğlu Hüseyin (İdam)
Menemenden Bozalandan Göriceli Abdülkerim (İdam)
Menemenden Cum’ai Balâlı Ramiz (İdam)
Menemenden Çıtaklı Molla Süleyman (İdam)
Menemenden Hayimoğlu Jozef (İdam)
Menemenden Şımbıllı Ali Osmanoğlu Memet (İdam)
Menemenden Arnavut Yusufoğlu Kâmil (İdam)
Menemenden Kerimoğlu İbrahim (İdam)
Menemenden Selimoğlu Boşnak Abbas (İdam)
Ala Şehirden Şeyh Ahmet Muhtar (İdam)
Esat’ın oğlu Memet Ali (İdam)
Manisa Hastanesi imamlığından mütekait Laz İbrahim Hoca (İdam)
Manisadan Emrullahoğlu Memet (İdam)
Manisadan Nalıncı Hasan idama bedel (24) sene hapis (20) yaşında
Manisadan Çoban Ramazan idama bedel (24) sene hapis (20) yaşında
Manisadan Giritli Küçük Hasan idama bedel (24) sene hapis (17) yaşında
Menemenden Harputlu Ömeroğlu Memet idama bedel (24) sene hapis (65) i mütecaviz
İzmirden Laz Memet Ali Hoca idama bedel (24) sene hapis (65) i mütecaviz
Erbilli Şeyh Es’at idama bedel (24) sene hapis (65)i mütecaviz
Derecatı Muhtelifede Hapis ve Ağır Hapis Cezalarına Mahkûm Edilenler
Horus köyünden Selâhattin oğlu Naşit
Horus köyünden Yakupoğlu Ali
Horus köyünden Muhittinoğlu Ali Koç
Horus köyünden Hasanoğlu Ahmet
Horus köyünden Neciboğlu Mevlût
Horus köyünden Ragıboğlu Osman (Onbeşer sene ağır hapis)
Horus köyünden Mümtazoğlu Haşim 65 yaşını mütecaviz olduğundan cezası 12,5 sene ağır hapis
Süleymanoğlu Murat Mustafa
Kara Ahmedoğlu Ali
Hasanoğlu Ayan Memet
Paşaköyünden Memetoğlu Abdurrahman
Hoca Hasanoğlu Hüseyin
Ramazanoğlu Bekir
Şerif Ahmedoğlu Eyyip
Bozalandan Hacı İsmailoğlu Hasan
Muhtar Ahmedoğlu Mustafa
Âza Memetoğlu İsmail
Âza Memetoğlu İbrahim
Âza Haliloğlu Hasan
Bekçi Ahmet Hüseyin
Rahmanlı Köyünden Hacı Hafız Ali (Üçer sene hapis).
Manisadan Şeyh Hacı Hilmi
Horus köyünden Ömeroğlu Ahmet
Ahmedoğlu Ibrahim
Mustafaoğlu Sadi
Zenooğlu Hasan
Arslanoğlu Şaban
Muslihoğlu Halit
İbrahimoğlu Mustafa
Abidinoğlu Tahsin
Yasimoğlu Osman
Paşaköyünden Memetoğlu Ahmet
Simalı Salihoğlu Osman
Bozalandan Ahmedoğlu Memet
Osmanoğlu Hasan
Hüseyinoğlu İbrahim
Ak Memetoğlu Memet
Simsar Kâtibi Mustafa
Lüle Memetoğlu Ali
Darakçi Hüseyinoğlu İbrahim Etem,
Kurabiyeci Hacı Hüseyin (Birer sene hapis).
Beraet Edenler
Menemende mukim Yanyalı Hoca Saffet
Menemenli Rasim
Bozalandan Mustafa oğlu Mustafa
Bozalandan Hacı Ali oğlu Mustafa
Menemenden Tütüncü Haydar
Menemende Gözlüklü Mehmet Ali
Menemende Naşit oğlu İbrahim
Menemende Mazlumaki oğlu Ali
Menemende İbrahim oğlu İsmail
Menemende Berber Hafız Ahmet
Manisalı Hüseyin oğlu Süleyman
Furuncu Mustafa oğlu Ahmet
Lütfullah oğlu Halil
Ahmet oğlu Hüseyin Mazlum
Hasan oğlu Katmerci Mehmet
Tütüncü Hasan oğlu Hüseyin
Ahmet oğlu Halil
Mustafa oğlu Mehmet
Pıçakcı İdris oğlu Mustafa
Çulha Ahmet oğlu Mehmet Çavuş
Horus köylü Nurettin
Hacı Ömer oğlu Hoca Hakkı
Mehmet Emlnin anası Hasibe
Kız kardeşi Halide Fatma
Kız kardeşi Rukie
Karısı Emine
Bozalandan Fatma

T.C.
Menemen
Divanı Harbi Örfi
Riyaseti
Menemen 26.1.930
Umumi 4
Amiri Örfi ve 2. O. Müfettişliğine
Menemen vakai feciasını faillerile bunlara yardım eden ve kısmen alâkadar olan Manisa, Paşa köy, Bozalan Horoz köy, Eren köy ve Menemen ahalisinden 105 kişinin ilk safha olarak Müddei Umumilik tarafından mahkememize mevdu iddianame ve evrak üzerine icra kılınan aleni muhakeme neticesinde işbu eşhasın tebeyyün eden cürümlerine göre Müddei Umumiliğin son iddianamesile maznunların son müdafaaları dinlenerek ve kısmen tahriri müdafaaları okunarak heyetimizce icabı ledelmüzakere ittifakla verilen kararı mübeyyin kararnamemiz ve müddei umumiliğin son iddianamesi ve safahatı muhakemeyi gösterir zabıtnameler leffen ayrı ayrı arz ve takdim edilmiştir. Olbaptaki teşkilâtı esasiye kanununun maddei mahsusası ahkâmına binaen idam cezalarının Meclisi Millice tasdikine delâlet ve muktezasının ifası hususunda müsaadei Devletlerini arz ve istirham eylerim.
Örfi Divanıharp Reisi
Mirliva
Mustafa



TBMM Adalet Komisyonu Raporu ve TBMM kararı...



31 Ocak - 2 Şubat 1931

Ölüm cezalarına ilişkin kararlar, 31 Ocak 1931 günü TBMM Adalet Komisyonunda görüşüldü ve kabul edildi. Adalet Komisyonu Raporu, 2 Şubat 1931 tarihinde Genel Kurul'da ele alındı ve Komisyondan geldiği biçimde kesinleşti.

TBMM'nin 611 sayılı kararı, 3 Şubat 1931 tarih ve 1716 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. Ölüm cezaları, aynı gün Menemen'de, Kubilay'ın katledildiği yerde infaz edildi.


Anadolu Ajansı'nın haberi şöyle:
(3 Şubat 1931)
İDAM HÜKÜMLERİ BU SABAH İNFAZ EDİLDİ
Mehmet Emin, Şehit Kubilây’ın Başının Kesildiği Yerde Kurulan Sehpada İdam Edildi
Menemen 3 (AA.) (Sabaha karşı) - İdama mahkûm olanların haklarındaki hüküm bugün sabaha karşı saat iki buçukta merasimi kanuniye badelifa infaz edilmiştir. Bu 28 mahkûmdan Mehdi’nin arkadaşı Mehmet Emin, Menemen’li Jozef, Manisa’lı Hacıpaşa zade Ragıp, Manisa’lı Şeyh Hafız Ahmet, Alâşehir’li Şeyh Ahmet Muhtar, Manisa’lı tatlıcı Hüseyin, Şeyh Esad’ın oğlu Mehmet Ali hükûmet meydanında, Menemen’li Ramiz, Menemen’li Yahya oğlu Hüseyin, Menemen’li manifaturacı Osman, Manisa’lı İbrahim oğlu İsmail, Lâz İbrahim hoca da istasyonda, Bozalan’lı İbrahim oğlu Koca Mustafa, Bozalan’lı Hacı İsmail oğlu Hüseyin, ŞimbiIli Mehmet, Menemen’li Kerim oğlu İbrahim, Tabur İmamı Hoca İlyas. Manisa’lı topçu Hüseyin, Manisa’lı Süleyman çavuş, Bozalan’dan Hasan oğlu Hacı İsmail, Menemen’li Çıtaklı Molla Süleyman, Menemen’den Boşnak Abbas, Manisa’dan Süleyman, Manisa’dan Hafız Cemal, Manisa’dan kahveci Mustafa, Manisa’dan eskici Hüseyin, oğlu Hüseyin Ali’den ibaret yedişer kişilik iki grup ta Tuz pazarında ve bedesten ve sinema önünde asılmışlardır. Bu 4 gruptan üçünün saat 9.5 ta, İstasyon grubunun da saat 12 de cesetleri kaldırılacaktır.

Mehmet Emin’in sehpası şehit Kubilây’ın başının kesildiği yerde konulmuştur.


Kaynak; Anadolu Dergisi
Administrator
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
Düşmanla işbirlikçi şeriatçı yobazlar tarafından şehit edilen ;
Laik Cumhuriyet'in genç öğretmeni,
Atatürk'ün askeri Mustafa Fehmi Kubilay 'ı, ölümünün 82. yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyoruz...Ruhu şad olsun...
ALİ ÇOKTUR ŞAH-I MERDAN BULUNMAZ.

Dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan...

MUSTAFA ŞEREF,
      KEMAL GURUR,
              ATATÜRK ONURDUR...

          Memleketim Yozgat Yemen'dir ilim
                    Horasan köyünden geliyor pirim
                  Kırklar binasında var oldu yerim
                  Sıfatı Zöhre Ana Ali'dir dilim.
                                                      Pir Zöhre Ana
Son Düzenleme: 24/12/2012, 16:27, Düzenleyen: SuLTann.
Posting Freak
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
[Resim: 541791_469673939734298_2137961133_n.jpg]

Kahraman ; Devrim Şehidimiz Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay 'ı Saygı ve Sevgiyle Anıyoruz.

]Gericiliğe Karşıyız, Kubilay Gibi Hazırız.[/color]
Benim Siyasetim İnsan Sevgisidir.
Pir Zöhre Ana





Alevi Türküleri - Alevi Haber -Alevi Köyleri - Alevi Ünlüler
Posting Freak
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
Atatürk'ün etrafında kimse bilmesede her zaman kutsal kişiler bulunurdu. Teğmen Kubilay ,öğretmen olarak çeşitli yerlerde görev yapmıştır, Menemen'de ise asker olarak görevli bulunmaktaydı.

Nasılki Atatürk kendi sırrını vermemiş,gerçek sıfatını ,kimliğini bildirmemişse ve Pir Zöhre Ana'ya şu nefeste durumunu anlatmışsa;

Harbiye Okulun gezdim
Düşman gaddar sır gizledim
Hacı Bektaş Pir özledim
Postum sensin Zöhre Ana

etrafındaki diğer kutsallarında kimliklerini açıklamamıştır.

Örneğin Kurtuluş ve Çanakkale savaşlarında , yeşil sarıklı insanlar gördüklerini söyleyenler doğru söylemişlerdir.
O savaşlarda Atatürk'e batın erenleri yardım etmiştir.

Şöyle bir hikaye anlatılır;
Çanakkale savaşında bizim askerlerimizden birisi,ırmak boyunda namaz kılarken,düşman askerleri geliyor ve öylece kala kalıyorar.Asker, namazı bitirdiğinde düşman askerleri silahlarını bırakıyor ve teslim oluyorlar.
Askerimiz ,düşman askerlerini esir alıp ,silahları toplayıp karargaha götürüyor.Komutan bu işe şaşırıp askerden şüpheleniyor,nasıl olurda tek başına yapar diye.
Bir tercüman bulunuyor ve düşman askerlerine olay sorulduğunda,askerler;

Bizi O esir almadıki,yanındaki yeşil sarıklı kişiler esir aldı diyorlar.

Atatürk'ün dilinden yine Pir Zöhre Ana'ya verilen nefes;

Kurtuluş Savaşını yapan canlara
Al bayrak çekildi Kemal şanına
Ermeni tohumu dolsun damlara
Cumhuriyeti kurdum Türk vatanına

Bu bağlamda bu vatan için can fedakarlığı yapan öncelikle yüce Atatürk'e, Şehit Öğretmen Teğmen Kubilay'a ,şehitlerimize ve Gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz...
Kelimelerim sistem hatasından yanlış yerden ayrılıyor...

“Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.”
[Resim: imza3cp.gif]


Özü bitmiş, gümanı pak olmamış,şeytana tapmış, nefsi çıkarı için arayıpta birşey bulamamış, kuyruk acısı varsa,Derviş Muhammed'in de dediği gibi" bir kılını çektiyse" Zöhre Ana, onu değerlendirmek ister aklısüre.Ehlibeyt'in meyvası bitmez, dalı budağı kurumaz,sen ne kadar kezzap dökersen dök, O'nun Zemzem çeşmesi ALİ'dir

Derviş'in HAK kelamını can kulağıyla dinliyebliyorsan yeter,firdevs bağından bir gül alabiliyor musun,O'nun ibadetine,saldığı yola,yaşatmak istediği güzelliğe canı gönülden yürüyebiliyorsan en büyük mutluluk budur.
(Pir Zöhre Ana)
Administrator
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
Cumhuriyet öğretmeni ve Atatürk askeri devrimci Mustafa Fehmi Kubilay'ın yobazlar tarafından şehit edilmesinin 82'inci yıldönümü.

Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı, 23 Aralık 1930 günü gerçekleşen, İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciri. Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir.Olayların ardından bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş, General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divanı Harp'te failler idam dahil çeşitli cezalarla cezalandırılmışlardır.

Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bu olay üzerine Ordu'ya gönderdiği mesaj:

Menemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kubilay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Beyin şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir. Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahili her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur.

Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir. İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz bu mes’eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur.

Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.

Reisicumhur
Gazi Mustafa Kemal



[Resim: 42.jpg]
Posting Freak
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
Mustafa Kubilay lar ölmez.
YESILDIR GÖKYÜZÜNDE GÖRDÜGÜN GÜNES
SICAKLIGI SENI,HAKIKATI BENI YAKAR...


"ZAMANA ZAMAN EVLIYASI"
Bir sıfatı Allah olan
Bir sıfatı Ali inan
Bir donu var Şahımerdan
Duyanlara Helal Olsun
Posting Freak
Kubilay'ın Şehit edilişinin 82.yılı
Ne hazindir ki tarih tekerrür ediyor.Bir subayi için menemi yakın diyen Mustafa Kemal ATATÜRK şimdiki zamanin yönetimine ne derdi.

Şimdiki zaman o yobaz şeriat menfurlarının ortalikta kol gezdiği bir dönem baştakiler de destekçileri.Dileğimiz Şehit kubilay gibi vatansever askerlerimizin hep var olması ve onun casaretini örnek alarak vatan aşki ile görev başinda olmalari.

Ruhu şad olsun.Bilimin ve cumhuriyetin yılmaz bekçisi.
Cihana gelmişim Mustafa diye
Atatürk büyüktür sıfat kim ile
Allahın yolunda dervişler ile
Mürşüt kapısıdır Zöhre Ana size


PİR ZÖHRE ANA

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.