You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Mimarların ‘Cumhuriyet Açılımı’

Mimarların ‘Cumhuriyet Açılımı’

Posting Freak
Mimarların ‘Cumhuriyet Açılımı’
Cumhuriyet
26.11.2009

Mersin’deki etkinlikte, imar yağmasının gericiliği de beslediğine dikkat çekildi

Mimarların ‘Cumhuriyet Açılımı’

Mimarlar Odası Antalya ve Mersin şubeleri düzenledikleri “Cumhuriyet Açılımı” etkinliklerinin 2.’sini 14 Kasım’da Mersin’de gerçekleştirdiler. 25 Temmuz’da Alanya’da yapılan “Mimarlık ve Kentleşmede Cumhuriyetin Beklentileri” konulu panelin devamı niteliğindeki buluşmanın konusu ise “Kent Kültürü ve Cumhuriyet” idi.

Odanın “merkez yöneticileri”nin bu kez de katılmadıkları toplantıda, ülkeyi sarmalayan “imar yağması”nın özellikle “gericiliği beslediği”ne de dikkat çekildi. Gazeteci Tuncay Mollavesioğlu, Yalçın Bayer ve Ataol Behramoğlu, etkinliğin “mimar olmayan” konuşmacılarıydı... Sabih Kanadoğlu ise YARSAV Genel Kurulu nedeniyle gelememişti.

Kimlikli ulusal mimarlığın, yerini tekdüze yapılaşmaya bırakması; planlı kentleşmenin imar rantı uğruna terk edilmesi; aynı zamanda “Cumhuriyet karşıtı politika”larla gerçekleşmesi rastlantı mıdır? Mersin Şube Başkanı Sabri Konak’la Antalya Şube Başkanı Osman Aydın, açılış konuşmalarında şunu vurguladılar: “Cumhuriyet hukukumuzun temelini oluşturan toplum yararı ve ülke çıkarlarından verilen ödünler, kent ve kültür değerlerimizi tahrip eden rant projeleri ve talan uygulamalarının çoğalmasına neden olmaktadır.”

Günümüzde yöneticilerin, bilim ve uzmanlık adına ne söyleniyorsa tersini yapmalarının egemen siyasete dönüştüğünü belirten başkanlar, bunun güncel gerçeğini de özetlediler: “Özellikle şu ‘demokratik açılım’ sürecinde imar ve çevreye ilişkin ‘demokratik olmayan tutum’lar daha da arttı; örneğin kıyılarda, belediye yetkilerinin ‘merkezi yönetim’e alınması; zeytinliklerin ‘bakanlık izni’yle imara açılması gibi girişimler, aynı açılımla adeta eşgüdüm içindeler.”

Etkinliğin “tematik” konuşmacısı Genel Sayman Aysel Çetinsoy da aynı sürecin Cumhuriyet kazanımlarını yıpratma politikalarıyla hızlandığını örnekleriyle vurguladı. Bir yandan ‘ortak akıl’, ‘uzlaşma’ vb. söylemler dillerinden düşmezken, öte yandan uzmanların ve meslek kuruluşlarının ‘hayır’ dedikleri tüm uygulamalarda ısrar edilmesi, öncelikle ‘bilimin rehberliği’ni esas alan ‘demokratik cumhuriyet’ ilkesinin terk edilmesi demektir...

Bu değerlendirmelerle başlayan etkinlikte, Tuncay Mollavesioğlu ülkeyi yönetenlerin “imar ve inşaat rantına el koyma düşkünlüğü”nü örnekleriyle açıkladı. Siyasilerin merkezi ve yerel yönetim yetkilerini kamu kaynaklarını “yandaş”larına aktarmak için kullandıklarını; giderek güçlenen “görünmez holding”lerin Cumhuriyeti yıpratmaya yönelik siyasal örgütlenmelerle bütünleştiklerini anlattı...

Yalçın Bayer de yerel seçimler öncesinde tartışılan “2 yılda 4 bin imar değişikliği” sürecinin daha da hızlandığını; “ayrıcalıklı imar hakkı”na dönük düzenlemelerin İstanbul’da 29 Mart’tan bu yana “2 bin”e yaklaştığını açıkladı.

Kamuoyu “hükümete darbe” planı denilen belgedeki “ıslak imza”yı tartışırken, kentlere inen “imar darbeleri”ndeki sayısız “ıslak imza”nın sorgulanmaması ise hukuk devletimizin “imar durumu”nu gösteriyor...


RANTÇILIĞIN ‘FİKİR’ TEMELİ

Bu durumun sadece “rant hırsı”yla açıklanamayacağını, ülkeyi yönetenlerin “fikir”sel temellerinde de Cumhuriyetin ve çağdaşlık hedeflerinin dışlandığını belirten ise şairimiz Ataol Behramoğlu’ydu... Başbakan’ın, Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişe önderlik eden tüm vatansever aydınları, ilerici yazarları, devrimci bürokratları “millete yabancılaşmak”la suçladığına dikkat çeken Behramoğlu, “Bağımsızlık tarihimizin yüz akı insanlarını karalayabilen bu anlayışın aslında Cumhuriyetle sorunu olduğu anlaşılıyor” diyordu...

Erdoğan, Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın 8 Kasım’daki toplantısında “son 200 yıl”dan söz ederken şunları söylemişti: “...bu süreçte aydınlarla millet arasındaki makasın açıldığını; Jakoben ve elitist aydınların bu ülkenin temel değerlerine, ruh köküne yabancılaştığını müşahede ediyoruz...”

Behramoğlu ise aynı Osmanlı aydınlarının Çanakkale Savaşı’ndan Kurtuluş Savaşı’na uzanan süreçte bağımsızlığı ve özgürlüğü savunmakla yetinmeyip; emperyalizme teslim olmuş saltanata son veren “Cumhuriyet devrimi”ne her alanda önderlik ettiklerini anımsattı...

Başbakan’ın konuşmasında “ilham alınması”nı istediği isimler arasında mimar olarak sadece Turgut Cansever vardı... Oysa Cansever, 3. köprü tartışmalarında Erdoğan’ın “bunlar birinciye de karşıydılar, şimdi utanmadan üzerinden geçiyorlar” dediği mimarların “öncü”lerindendi... Mimarlar Odası’nın 70’lerdeki ilk “Köprüye hayır” kampanyasını başlatan ve hatta “Bu bir köprüler tuzağıdır” saptamasıyla bugünleri görebilmiş tarihi raporu “yazan” direniş komitesinin başkanıydı. Erdoğan’ın kendisini de “utanmaz” ilan ettiğini duymadan, 22 Şubat’ta yaşama veda etti.

Onun kente ve çevreye duyarlığını örnek alan mimarların Mersin buluşmasındaki kamuoyuna mesajları ise şöyleydi: “Ülkenin ve ulusun geleceğini aydınlık kılmayı tarihsel bir mesleki yükümlülük gören Mimarlar Odası, ‘demokratik açılım’ söyleminin güven verebilmesi için imar, kent, çevre, kültür ve yapılaşma alanlarında öncelikle ‘Cumhuriyet açılımı’na gereksinmemiz olduğunu kamuoyunun dikkatine sunmaktadırlar...”





"İlim Çin'de de olsa gidip alınız."- Hz. Ali.

"İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır."- Hacı Bektaşi Veli.

"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." -Atatürk.


Söz bir, söyleyen bir.

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.