19 Yaşım
Benim ilk çocuğum ilk hocam ilk yoldaşım
19 yaşım
Sana anam gibi hürmet ediyorum
edeceğim
Senin ilk arşınladığın yoldan gidiyorum
gideceğim
Benim ilk çocuğum ilk hocam ilk yoldaşım
19 yaşım
*
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Oturuyor 19 yaşım
yatağımın başucunda
ellerimin avucunda
bana diyor ki;
-- kafamızda getirelim geri
o delikanlı günleri cancazım
o dehşetli güzel günleri...
*
Köpüklü şahlanışların dönüm yeri..
Dünyanın altıda biri;
kan içinde doğuran ana..
İstasyondan istasyona
yalınayak
tankları kovalayarak
açlıkla yarış...
Şarkıların boyu kilometre
ölümün boyu bir karış...
*
Kafkas;
güneş
Sibirya;
kar
Seslenebildiğiniz kadar ses-
-lenin
24 saatte 24 saat Lenin
24 saat Marks
24 saat Engels
Yüz dirhem kara ekmek
20 ton kitap
ve 20 dakika şey! ..
*
Ne günlerdi heheheeey
onlar ne günlerdi ahbap! ! ..
Çok uzaklarda yuvarlanıyor başım
Duruyor karanlıkta 19 yaşım
Lambayı yakıyorum
ona hayretle
muhabbetle
hürmetle
ve daha bilmem neyle bakıyorum
bakışıyoruz
*
Yılların arkasında çırptı kanadını
'Strasroy Ploşaat' ın saat kulesi
Yaşıyor herhangi bir 24 saatini
Vatandaş kavgasının darülfünun talebesi;
Balık çorbası tüfek talimi tiyatro balet
KİTAP..
Patetes kamyonu başında süngü tak bekle nöbet
KİTAP... KİTAP...
Madde şuur istismar fazla kıymet
KİTAP... KİTAP... KİTAP...
Manikür;
hayır
Diş fırçası;
evet.
KİTAP... KİTAP... KİTAP...
Bu ne 24 saat
bu ne 24 saattir ahbap! !
*
Aşk;
yoldaş
Profesör;
yoldaş
Zenci;
coni
Alman;
Telman
Çinli;
Li
Ve 19 yaşım
yoldaş da yoldaş yoldaş da yoldaş
yoldaşım...
Yılların arkasında yuvarlanıyor başım
başım yuvarlanıyor
Uzun saçlarından tutuştu yıllar
yıllar yanıyor
yanıyor da yanıyor...
*
Oku
Yaz
Boz
Bağır
Çağır!
Bütün kuvvetinle nefes al...
KaFanda kalbinde
etinde
iskeletinde ihtilal...
İhtilal;
gündüz-gece
Gece ormanda çam dalları yakarak
bembeyaz
yusyuvarlak aya bakarak
hep bir ağızdan şarkılar söyleniyor..
Ve bu anda
kuvvetli dinç
bir ağrıdan gelen deli bir sevinç
sıçrar atlar köpüklenir çatlar
kafanda...
*
Haaayydaa
beyaz orduları dumanlı ufuklar gibi önüne katan
bir kızıl süvarisin
bir kızıl süvariyim
bir kızıl süvariyiz
bir kızıl
Geçti üç yıl
Ey benim 19 yaşım
Ormanda çam dalları yaktığımız
hep bir ağızdan şarkılar söyleyerek aya baktığımız
gecelerin üstünden........
Ben yine söylüyorum aynı şarkıları
Döndürmedi rüzgar beni havada yaprağa
ben kattım önüme rüzgarı...
Ve sen ki en yıkılmazları yıkabilirsin
gözüme bakabilir
elimi sıkabilirsin...
Ve sen ki...
Sen
BENİM İLK ÇOCUĞUM İLK HOCAM İLK YOLDAŞIM
19 YAŞIM
Nazım HİKMET Şiirleri
Nazım HİKMET Şiirleri
Nazım HİKMET Åiirleri
21 – 1 – 924
Lambayı yakma bırak
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor
karanlıklara.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Kar…
Üflenen bir mum gibi söndü
koskocaman ışıklar..
Ve şehir
kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
Lambayı yakma bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Lambayı yakma bırak
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor
karanlıklara.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Kar…
Üflenen bir mum gibi söndü
koskocaman ışıklar..
Ve şehir
kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
Lambayı yakma bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Nazım HİKMET Åiirleri
28 Kânunusani
-Ta ata aa ta ta Ha ta tta ta
Tarih
sınıf-ların
mücadelesidir
1921
Kânunusani 28
Karadeniz
Burjuvazi
Biz
On beş kassap çengelinde sallanan
On beş kesik baş
Yoldaş
Bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kânunusaniyi unutma!
"Siyah gece
"Beyaz kar
"Rüzgar
"Rüzgar".
Trabzondan bir motor açılıyor
Sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
Motoru taşlıyorlar
Son perdeye başlıyorlar!
Burjuva Kemal'in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordonuna
Kumandan kahyanın cebine inmiş
Kahya adamlarının donuna
Uluyorlar
Hav... hav... hak... tü
Yoldaş unutma bunu Burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
- Hav...hav...hak...tü
- Gördün mü ikinci motörü?
- içinde kim var?
- Arkalarından gidiyorlar.
- İkinci motör birinciye yetişti
- Bordoları bitişti
- Motörler sarsılıyor
- Dalgalar sallıyor Sallıyor dalgalar.
- Hayır
İki motörde iki sınıf çarpışıyor
- Biz Onlar!
- Biz silahsız Onlar kamalı
- tırnaklarımız
- Kavga son nefese kadar
- Kavga
- Dişlerimiz ellerini kemiriyor
Kamanın ucu giriyor
- girdi...
- Yoldaşlar ey!
artık lüzum yok fazla söze:
Bakın göz göze
- Karadeniz
On beş kere açtı göğsünü
On beş kere örtüldü.
Onbeşlerin hepsi
Bir komünist gibi öldü
-Ta ata aa ta ta Ha ta tta ta
Tarih
sınıf-ların
mücadelesidir
1921
Kânunusani 28
Karadeniz
Burjuvazi
Biz
On beş kassap çengelinde sallanan
On beş kesik baş
Yoldaş
Bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kânunusaniyi unutma!
"Siyah gece
"Beyaz kar
"Rüzgar
"Rüzgar".
Trabzondan bir motor açılıyor
Sa-hil-de-ka-la-ba-lık!
Motoru taşlıyorlar
Son perdeye başlıyorlar!
Burjuva Kemal'in omuzuna binmiş
Kemal kumandanın kordonuna
Kumandan kahyanın cebine inmiş
Kahya adamlarının donuna
Uluyorlar
Hav... hav... hak... tü
Yoldaş unutma bunu Burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
- Hav...hav...hak...tü
- Gördün mü ikinci motörü?
- içinde kim var?
- Arkalarından gidiyorlar.
- İkinci motör birinciye yetişti
- Bordoları bitişti
- Motörler sarsılıyor
- Dalgalar sallıyor Sallıyor dalgalar.
- Hayır
İki motörde iki sınıf çarpışıyor
- Biz Onlar!
- Biz silahsız Onlar kamalı
- tırnaklarımız
- Kavga son nefese kadar
- Kavga
- Dişlerimiz ellerini kemiriyor
Kamanın ucu giriyor
- girdi...
- Yoldaşlar ey!
artık lüzum yok fazla söze:
Bakın göz göze
- Karadeniz
On beş kere açtı göğsünü
On beş kere örtüldü.
Onbeşlerin hepsi
Bir komünist gibi öldü
Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Nazım HİKMET Åiirleri
eylül 1960
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı
durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda birakıp yazımı
durup dururken rüya görüyorum bir oteldeholdeayakta
durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç
durup dururken bir kurt uluyor aya karşıbahtsız öfkeliaç
durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçedesalıncakta
durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan
durup dururken kafamda güneşli bir duman
durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne
ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı
durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda birakıp yazımı
durup dururken rüya görüyorum bir oteldeholdeayakta
durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç
durup dururken bir kurt uluyor aya karşıbahtsız öfkeliaç
durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçedesalıncakta
durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan
durup dururken kafamda güneşli bir duman
durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne
ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...
Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Nazım HİKMET Åiirleri
895 Numaralı Katar!
895 numaralı katar!
895 numaralı katarın üçüncü mevki vagonunda
Üç yolcu var!Sefalet Felaket Ve Mehmet!
Tren düdükleri öter Mehmet'in üstünden
Medeeeet!.. Medeeeet!
Uzanır raylar uzanır Memleket memleket...
Yok mu raylarda merhamet
Mehmetçik Mehmet; Mehmetçik Mehmet!...
Dağ taş Mehmet dolu Kiminin pantolonu
Kiminin donu!
Bu uzun rayların sonu
Varır kışlasına Selimiye' nin
Selimiye'nin avlusu Mehmetçik dolu
Hepsinin dirseklerine kadar sıvanmış kolu
Mehmetçiğin kolu bitle dolu
Bit Mehmet'i yer Mehmetçik biti...
895 numaralı katar!
895 numaralı katarın üçüncü mevki vagonunda
Üç yolcu var!Sefalet Felaket Ve Mehmet!
Tren düdükleri öter Mehmet'in üstünden
Medeeeet!.. Medeeeet!
Uzanır raylar uzanır Memleket memleket...
Yok mu raylarda merhamet
Mehmetçik Mehmet; Mehmetçik Mehmet!...
Dağ taş Mehmet dolu Kiminin pantolonu
Kiminin donu!
Bu uzun rayların sonu
Varır kışlasına Selimiye' nin
Selimiye'nin avlusu Mehmetçik dolu
Hepsinin dirseklerine kadar sıvanmış kolu
Mehmetçiğin kolu bitle dolu
Bit Mehmet'i yer Mehmetçik biti...
Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Nazım HİKMET Åiirleri
Açlık Ordusu YürüyorAçlık ordusu yürüyor yürüyor ekmeğe doymak için ete doymak için kitaba doymak için hürriyete doymak için. Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak yürüyor ayakları kan içinde. Açlık ordusu yürüyor adımları gök gürültüsü türküleri ateşten bayrağında umut umutların umudu bayrağında. Açlık ordusu yürüyor şehirleri omuzlarında taşıyıp daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri fabrika bacalarını paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak. Açlık ordusu yürüyor ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta. Açlık ordusu yürüyor yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor yürüyor ayakları kan içinde. 9 Ağustos 1962 07-09-2008, 22:48 #8 (permalink) S[t]yLe* Cevap: Nazım Hikemetin Tüm Şiir'leri --------------------------------------------------------------------------------Adsız ŞiirlerBaba! her yılbaşında sana söyleyecek bir tek sözüm var : "Seni ne kadar çok seversem o kadar çok olsun ömründen geçen yıllar..." Baba! Babam ağabeyim kardeşim arkadaşım! Ne zulüm ne ölüm ne korku başımı eğemez! Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım. Babam ağabeyim kardeşim arkadaşım... 1 Ocak 1932 --------------------------------------------------Hasretini yokluğunu sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde gitgide çoğalarak gitgide derinden işleyerek öyle dayanılmaz oldu ki bu seni boğabilirdim senden kurtulmak için çünkü seni o kadar seviyorum. 25 Şubat 1943 --------------------------------------------------Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi içinde sarı balık dibinde mavi yosun kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam gemi mi yoksa balık mı olsam yosun mu yoksa?.. Ne o ne o ne o. Deniz olunmalı oğlum bulutuyla gemisiyle balığıyla yosunuyla. 15 Eylül 1958 --------------------------------------------------İşte geldik gidiyoruz hoşça kal kardeşim deniz biraz çakılından aldık biraz da masmavi tuzundan sonsuzluğundan da biraz ışığından da birazcık birazcık da kederinden bir şeyler anlattın bize denizliğin kaderinden biraz daha umutluyuz biraz daha adam olduk işte geldik gidiyoruz hoşça kal kardeşim deniz 27 Eylül 1958 --------------------------------------------------Seni düşünürüm anamın kokusu gelir burnuma dünya güzeli anamın. Binmişin atlıkarıncasına içimdeki bayramın fır dönersin eteklerinle saçların uçuşur bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü. Sebebi ne seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın sen böyle uzakken senin sesini duyup yerimden fırlamamın sebebi ne? Diz çöküp bakarım ellerine ellerine dokunmak isterim dokunamam arkasındasın camın. Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm alacakaranlığımda oynadığım dramın. 7 Ağustos 1959 --------------------------------------------------Gülüm iki gözümün bebeği ölmekten korkmuyorum ölmek arıma gidiyor onuruma yediremiyorum ölmeği. 15 Ağustos 1959 --------------------------------------------------Aya gidilecek daha da ötelere teleskopların bile görmediği yere. Ama bizim dünyada ne zaman kimse aç kalmayacak korkmayacak kimse kimseden emretmeyecek kimse kimseye yermeyecek kimse kimseyi umudunu çalmayacak kimse kimsenin? İşte ben komünistim bu soruya karşılık verdiğim için. 26 Ağustos 1959 --------------------------------------------------Merih'e giden kosmos gemisinde turistler yeryüzüyce yazılmış şiirler okuyacak. Her sözü beste beste renk renk kat kat açarak en sırlı çekirdeğe ulaşabilecekler. Aralık 1959 --------------------------------------------------Ak bir karanfil gibi çatlayıp da çekirdek atom bahçelerine yürüyünce aydınlık yalnız meraklıları değil bütün insanlık şiirin aynasında kendini seyredecek. Aralık 1959 --------------------------------------------------hoş geldin bebek yaşama sırası sende senin yolunu gözlüyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma ince hastalık yürek enfarktı kanser filan işsizlik açlık filan tiren kazası otobüs kazası uçak kazası iş kazası yer depremi sel baskını kuraklık falan karasevda ayyaşlık filan polis copu hapisane kapısı falan senin yolunu gözlüyor atom bombası falan hoş geldin bebek yaşama sırası sende senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan. 10 Eylül 1961--------------------------------------------------Kırdılar tazecik yeşil dallarımızı Kırdılar kitap tutan ellerimizi Kanına girdiler çocuklarımızın. Nisan 1960--------------------------------------------------Laypzig'de bir yağmur yağıyor incecikten yağıyoruz vitrinler ağaçlar insanlar bir de otomobillerin hızı bir de geçmiş zamanlar bir de saman sarısı bir de ben yağıyoruz yağan yağmurla beraber incecikten. 18 Eylül 1960 --------------------------------------------------İnsanların türküleri kendilerinden güzel kendilerinden umutlu kendilerinden kederli daha uzun ömürlü kendilerinden. Sevdim insanlardan çok türkülerini. İnsansız yaşayabildim türküsüz hiçbir zaman. Hiçbir zaman beni aldatmadı türküler de. Türküleri anladım hangi dilde söylenirse söylensin. Bu dünyada yiyip içtiklerimin gezip tozduklarımın görüp işittiklerimin dokunduklarımın anladıklarımın hiçbiri hiçbiri beni bahtiyar etmedi türküler kadar... 20 Eylül 1960 --------------------------------------------------günde kaç milyon insan ölür yeryüzünde doğar kaç milyon kaçı yaşadım diyebilirdi kaçı yaşadım diyebilecek kaçı günde üç öğün yemek yiyebilirdi kaçı yiyebilecek 13 Ağustos 1961--------------------------------------------------Yaşım altmış on dokuzumdan beri bir düş görürüm yağmur çamur yaz kış uykuda uyanık takılmış düşümün peşine yürürüm. Neleri alıp götürmedi benden ayrılık; kilometrelerle umut tonlarla keder taradığım saçlar sıktığım eller. Bir düşümle ayrılmadık. Avrupa'yı Asya'yı Afrika'yı düşümle dolaştım bir Amerikanlar vize vermediler denizlerden dağlardan çöllerden çok adamları sevdim adamlara şaştım. Mapusanelerde ışığıydı hürriyetimin ekmeğimin katığıydı sürgünde her biten akşamdaydı her başlayan günde : ulu kurtuluş düşü memleketimin. 1962
Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Nazım HİKMET Åiirleri
Af
Bin bir gece kitabını bıraktım. Bir cıgara yaktım. Bıktım demirlerin arasından: Sihirli bir ayna gibi ışıldamakta yıldızların her bir tanesi. Gece. Bursa mahpushanesi.. Kuş uçmaz kervan geçmez karanlık bir gölün dalgalandı suyu. Heyecanda alt kat «Birinci Cinayet» malta boyu; sivri siyah külâhlılar heyecanda. Dudaklar bembeyaz alınlar kırışık. Bir duvar çatlağından sızdı bir damla ışık. Körlerin şehri homurtularla ileri! Körler karanlıklarındaki rüyaya gidiyorlar! «Af var!» diyorlar «Çıkacağız şapkayı yana yıkacağız. Toprak güneş kadın hava.. Vapura bin tirene bin bin tramvaya! Kelepçesiz jandarmasız tek başına yapayalnız gezin dolaş! Ormanda yat dağları aş! Dolaş dolaşabildiğin kadar!» Heyecanda sivri siyah külâhlılar! Hapislik olmuyor dalga geçmeden… Halbuki ben.... Baktım ki elimde bitmiş cıgaram bir nefes içmeden.
Bin bir gece kitabını bıraktım. Bir cıgara yaktım. Bıktım demirlerin arasından: Sihirli bir ayna gibi ışıldamakta yıldızların her bir tanesi. Gece. Bursa mahpushanesi.. Kuş uçmaz kervan geçmez karanlık bir gölün dalgalandı suyu. Heyecanda alt kat «Birinci Cinayet» malta boyu; sivri siyah külâhlılar heyecanda. Dudaklar bembeyaz alınlar kırışık. Bir duvar çatlağından sızdı bir damla ışık. Körlerin şehri homurtularla ileri! Körler karanlıklarındaki rüyaya gidiyorlar! «Af var!» diyorlar «Çıkacağız şapkayı yana yıkacağız. Toprak güneş kadın hava.. Vapura bin tirene bin bin tramvaya! Kelepçesiz jandarmasız tek başına yapayalnız gezin dolaş! Ormanda yat dağları aş! Dolaş dolaşabildiğin kadar!» Heyecanda sivri siyah külâhlılar! Hapislik olmuyor dalga geçmeden… Halbuki ben.... Baktım ki elimde bitmiş cıgaram bir nefes içmeden.
Ben göremem daha uzun boyunu
Ahret derler kısaltamam yolunu
Bugün Sahı Merdan sarsın oglunu
Yetis Ya Üseyin baban gidiyo
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi