CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan’ın “Hangi dilden anlıyorlarsa o dil” sözüne yanıt verdi: Ormanda mı yetiştin sen, orman kanunu uyguluyorsun.

Militanlarını komisyona yolladın.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda yaşanan kavgayla ilgili Başbakan Erdoğan’ı ve AKP milletvekillerini eleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

TEKME ATILMAZ: CHP milletvekilleri yumruklandılar, yerlerde tekmelendiler. Zorbalıkla alçaklıkla darp edildiler. Milletin vekilleri görüşlerini dile getirecek, zorbalık yapıyorsun. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz, yerden kaldırılır. Yere düşene nasıl tekme atarsınız, kadınlara nasıl tekme atarsınız? Tek laf bile etmedi Başbakan. Biraz utanma olur.

ORMAN KANUNU VAR: Tekmelerin yaşandığı bir TBMM’de düşünceler askıya alınmıştır. Orman kanunu var demektir. Orman kanunu geçen TBMM olur mu? Başbakan kızsa da her yerde seslendireceğiz. Ta ki ülkeye demokrasi ve insan haklarına saygı gelinceye kadar. En haklı ve meşru müdafaamızı yapıyoruz. Vatandaşlar milletin vekiline tekme atın diye mi oy verdi? Uygarca oturun diye oy verdi. Çocuklar iyi okullarda okusun diye oy verdi. Aydın geçinen bazı yurttaşlar var; ‘CHP muhalefet yapmasını bilmiyor’ diyorlar. Eğer bir daha bu lafı ederseniz, tekmelenen arkadaşlara bakın ve vicdanınızı sorgulayın. Bedel ödemek çocuklarımız için ise öderiz. Yanarız, tekmeleniriz. Sesimizi kesilir bedel öderiz. Kimse ama kimse yolumuzdan alı koyamaz. Eğitim konusu önemlidir, varlıklı çocuk ile yoksul aile çocuğu birbirleriyle tanışacakları tek alan eğitimdir. Niçin Bakanlar Kurulu’nda imzaya açmadın? Bazıları karşı mı çıkacaktı? Başbakan, çık konuş. 8 yıllık kesintisiz eğitim ne zararı var. Bir tek rapor getirsinler, “zararı oldu” desinler... Başbakan “hangi dilden anlıyorlarsa o dil” diyor. Biz hangi vekili yere yatırıp tekmeledik Başbakan? Kafanda demokrasi olması lazım. Geri kafalısın sen, çağdışı düşünüyorsun. Bunu söylemesi için birini tekmelememiz lazım. Hangi AKP’li vekile yumruk attık sen konuşma deyip boğazını sıktık? Hangi dilden söz ediyorsun? Ormanda mı yetiştin sen, orman kanunu uyguluyorsun sen.

AYNI DİLİ KONUŞSAK: Milli Eğitim Bakanı “1 hafta boyunca oturmaları meşru muydu?” diye soruyor. Düşünün, vekiller komisyona gelip oturması söz istemesi konuşması meşru muydu diyor. Hırsızlıkla beslenen bir insanda intihal yapanın kafasında demokrasi, insana saygı olabilir mi, olmaz. En doğal hakkı vekilin komisyonda söz alıp konuşmasındır. İki dönemdir bakansın, nasıl bilmezsin. Militanları geliyor, salon işgalini yapıyor. Valla benim anlayacağım dilden konuşursan çok memnun olurum. Ben demokrasi, özgürlük, insan hakları, mazlumlar, diyorum. Aynı dilden konuşmuyoruz. Sen kaba kuvveti meşru göstermeye çalışıyorsun. Postmodern diktatörün etrafındaki tetikçileri de tarih önünde sorumludur. Keşke benim dilimden konuşsan oturup anlaşacağız zaten.

HİTLER’İ HATIRLAYIN: Bir arkadaşım aradı ‘Kendisiyle bile uzlaşması olmayan kendisiyle kavgalı bir adamdan nasıl uzlaşma dersin’ dedi. Kendi dünyasıyla, doktoruyla, işçisiyle, akademisyeniyle kavgalı. Hayatında sevgi sözcüğü yok, kavga kavga. Kendisiyle, ülkesiyle barışık olmayan bir vaka ile karşı karşıyayız. Hitler’i hatırlayın, ben her şeyi bilirim diyenlerin insanlığa yaptıklarına bakın. Akılla bilgiyle barışmak çok mu zor?

Yalanların artık yeter

FOYASI ÇIKTI: 20 dakikada kanun çıkar mı? Kavga var dövüş var oylama da var. 20 dakika da yemek pişmez. Postmodern diktatör diyoruz... Bak Başbakan ben söylüyorum. “CHP şikayet edecek” diyor ya. Diktatörün foyası meydana çıktı, diktatör zıvanadan çıktı. CHP kötülüyormuş, dünyanın haberi öyle oluyormuş. Bu adamın teknolojiden de haberi yok. Ben söyleyince 10 dakika sonra dünyaya yayılabiliyor.Teknolojiden nasip almadığını görüyoruz. 32 yıl önce Kenan Evren’in geldiği noktaya geldi. İdolü Kenan Evren. Evren de diyordu ‘vay efendim dışarıda nasıl anlatırınız’. Zulüm işkence varsa bunu anlatacağız. Bütün vekillere görev veriyorum, birinci göreviniz; Post modern diktatörlüğün yalanlarını dünyaya anlatmanızdır. Bu diktatörün görevlerini anlatın ki yalanlarını baskıladığını medya üzerinden nasıl bir güç kurduğunu dünya bilsin. Bu görevinizi ihmal etmeyin. Geçen gün kalktı bir şey dedi. Güya ben ‘İsrail’de tutuklu gazeteci yok’ demişim. En kısa sürede bu sözleri söylediğimiz kanıtlayamazsan, şerefinizi haysiyetini sorgular hala getireceğim. Bir sustum, iki sustum. Yalan bir tane değil ki. İnsanda ar, haya olur. Çıkıp ispat et. Yalanların yeter artık...

13.03.2012 VATAN GAZETESİ