DSM-IV’te öğrenme güçlüğü dört alt gruba ayrılmıştır:
1. Okuma bozukluğu (Disleksi)
2. Matematik/aritmetik bozukluğu
3. Yazılı anlatım bozukluğu
4. Başka türlü adlandırılamayan öğrenme bozuklukları
Öğrenme güçlüğünü oluşturan problemler geniş bir yelpazeye sahiptir. Aynı şekilde bu sorunu olan çocukların problemleri birbirinden oldukça farklılık gösterir. Örneğin, bir çocukta hem disleksi hem de matematik bozukluğu görülürken, bir başkasında sadece yazılı anlatım bozukluğu olabilir.
Öğrenme güçlüğü duyulardan, zekâdan, çevresel etkenlerden ve uyaran yetersizliğinden kaynaklanan bir problem değildir. Gelişimsel bir problem olduğu için belirtiler tamamen ortadan kaldırılamaz. Bu sorunu yaşayan çocukların birçoğunun sağ hemisferi daha çok geliştiği için sol ellilik fazladır ve sakarlık yaygındır. Bilişsel süreçlerde çeşitli bozukluklar vardır; fakat duyusal ve nörolojik sorunlar yoktur. Okul başarısı, sınıf seviyesine ve zekâsından beklenen performansa göre düşüktür. Yaklaşık yüzde 75’inde aşırı hareketlilik görülürken, az bir kısmında ise hipoaktiflik görülür.
Öğrenme güçlüğünün kesinleşmiş neden veya nedenleri bulunmamıştır; ancak yapılan bazı farklı araştırmalar, soruna yol açan birçok neden üzerinde birleşiyor. Öğrenme bozuklukl arı etiolojisinde yer alan nedenlerden birkaçı şöyle sıralanabilir:
- [FONT=Symbol]· Kan uyuşmazlığı, annenin yetersiz beslenmesi, alkol ve bilinçsiz ilaç kullanımı ve annenin hamilelikte geçirdiği hastalıklar gibi doğum öncesi etkenler
- [FONT=Symbol]· Doğum sırasında bebeğin beynine yeteri oranda oksijen gitmemesi ve doğum aletlerinin sebep olduğu hasarlar
- [FONT=Symbol]· Hafif derecede beyin hasarı, çarpmalar, tümörler ve ateşli hastalıklar
- [FONT=Symbol]· Genetik yatkınlık
- [FONT=Symbol]· Nörolojik işlevlerde çeşitli bozukluklar
Öğrenme güçlüğü olan çocuğun değişken bir başarı grafiği vardır. Bazı derslerde çok iyi sonuçlar alırken, bazı derslerde oldukça kötü sonuçlar alabilir. Genel olarak okul başarısı, zekâsından beklenenin altındadır. Sınıf içi davranış problemleri yoğundur. Okumayı bin bir güçlükle söker. Ödevlerini ya hiç almaz ya da eksik alır. Birilerinin yardımı olmadan ödevlerini bitiremez ve doğru yapamaz. Dersle ilgili etkinliklerde çok ağır davranır. Unutkandır; öğrendiklerini bir saat sonra unutur, çok iyi bildiği konuyu bir türlü hatırlayamaz. Sözlü sınavlarda çok iyi sonuçlar alırken, aynı performansı yazılı sınavlarda göstermez. Derslerde başarısız olduğu için ve sürekli olumsuz geribildirimler aldığı için kendini işe yaramaz ve aptal olarak algılayabilir. Bu sebeple eksik özgüvene ve düşük benlik algısına sahiptir. Ödev yapmayı, ders çalışmayı ve okula gitmeyi pek sevmez. Zaten birçoğu okulu bitirmeden terk eder. Sonunda öğretmen ve aile çocuğun zekâsında problem olduğunu düşünür.
Okuma bozukluğu olan çocuğun okuma ile ilgili etkinliklerde başı ciddi anlamda derde girer. Okula başlanıldığı ilk aylarda, çocuğun genel performansı hakkında değerlendirme yapılırken çoğunlukla çocuğun okuma ile ilgili başarısı göz önünde bulundurulur. Eğer çocuğun okuması sınıf seviyesinin altındaysa, çocuğa zekâ geriliği tanısı rahatlıkla konulabiliyor ve okumaya geçemeyenlerin ait olduğu “aptallar grubu”na dahil ediliyor. Okuma zorluğu olan çocuk, okumayı bir türlü sökemez, okumaya geçtikten sonra hızlı ve seri okuyamaz. Metinleri çok yavaş okuyarak ilerler ve çoğu kelimeyi ya eksik ya da kelimeye yeni eklemeler yaparak okur.