You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Seçim Nasıl Kazanılır - 3

Seçim Nasıl Kazanılır - 3

Administrator
Seçim Nasıl Kazanılır - 3
24 Mayıs 2011 - BirGün


NE YAPMALI?

Yazı dizisinin bu bölümünde haddim olmayarak muhalefet partilerine birkaç öneride bulunacağım. Amaç belli: Selim Türkhan’ı ikna etmek. Bu önerilerin bir kısmı sadece meclise girebilecek muhalif partiler için geçerli gibi görünse de, sanırım herkese yararlı olacak nüveler içeriyor. Veya belki de deli saçması diye geçip gitmek en iyisi.

1 – “BAŞBAKANIM” DEMELİSİNİZ

Seçime katılan muhalif partililer Selim Türkhan’ın gözüne girmek için Erdoğan’a “Başbakanım” demeli. İki harften oluşan bu basit iyelik eki, bunu söyleyebilen lidere toplam oylarının yarısı kadar oy getirebilir. Çünkü bu iki harf, “hizmette devamlılık”, “istikrar”, “efendilik” vs gibi Selim Türkhan’ı çıldırtan mesajlar saçar.

2 – BAŞARIYI TAKDİR EDİN VE AYRIŞTIRIN

En etkin “muhalefet” dahi Selim Türkhan’ın enteresan dünyasına pek nüfuz edemez. Siz televizyonda en doğru şeyleri en haklı öfkeyle haykırırken, o hemen sıkılır ve bir yarışma programına zaplanır.

Çünkü Selim Türkhan öncelikle statükoyu korumayı hedefler ve şöyle düşünür: “Falan parti onu verecekmiş, bunu ucuzlatacakmış. Nasıl yapacak bunu? Daha iktidara geldiği anda Arap sermayesi ülkeden kaçacak. Hemen o gün piyasada para kalmayacak. ‘Her şeyin kaynağı var’ deyip duruyorlar. Siyasetçi tabi, atacak palavrayı. Peki ben 13 haziran günü kredi kartı borcumu, banka kredimi nasıl ödeyeceğim? Var mı buna cevap?”

Siz, Selim Türkhan’a, bu kaygılarını rahatlatacak ne söylediniz? Seçimi kazanmak mı istiyorsunuz? O halde kalkın ve şunları söyleyin:

“AKP baştan sona hata mı yaptı? Bu mümkün mü? Bu partiye ülkenin yarısı oy vermiş. AKP özellikle sağlık, ulaştırma alanında başarılı işler yaptı. Ekonomi alanında geçmiş hükümetçe alınan sert tedbirleri devam ettirdi ve meyvesini yedi.

İktidar olduğumuzda, AKP’nin yaptığı her şeyi elimizin tersiyle silip atmayacağız. Kuracağım kabinede Sağlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na dokunmaya niyetim yok. Değerli bakanlarımız partileri seçimi kazanmasa dahi isterlerse görevlerine devam edecekler.

Ahmet Davutoğlu kardeşimiz, uluslararası siyasette çok değerli hizmetler verdi. Ben onu da, hep yanımızda göreceğim. Uluslararası ziyaretlerimizin tamamında bizle olmasını rica edeceğim.

Tüm dünya değişiyor, Arap ülkeleri en büyük hızla değişiyor. Bu ülkelerin hepsiyle ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz. O ülkelerdeki sosyal demokratlarla, ilerici insanlarla, aydınlarla elele vereceğiz. Taş üstüne taş koyacağız. Komşu ve dost ülkelerle daha da sıkı bağlar kuracağız.

Kimse telaş etmesin. Yıkmak için gelmiyoruz. Bayrağı almak ve daha yukarıya taşımak için geliyoruz.”

Bu metindeki her şey tamamen doğru mudur? Örneğin “sağlık politikası” sahiden başarılı mıdır? Bana göre değil, size göre değil. Ama Selim Türkhan’a göre “şimdilik” öyle. Seçim de “şimdi” yapılıyor zaten.

Siz bunları söylediğiniz anda, sizi kanser hücresi gibi tüketen “Muhalefet seçimi kazanırsa kaos olur, ekonomi batar” cümlesi düşmez mi?

AKP’nin seçimdeki en büyük kozları olan sağlık, ulaşım, ekonomi ve dış siyaset konularını AKP’den ayrıştırıp sahiplenince, bu yaptığınızdan kim kazançlı çıkar?

Düzgün yollar yapılmasının (örneğin) laiklikle bir ilgisi yok. Yol somut bir hizmettir, laiklik ise soyut bir kavram. Eğer yolların düzgün yapıldığını kabul ederseniz; somut vaadin soyut kanaatleri etkilemesinin önünü kesersiniz. Laikliğe düşman diye adamın yaptığı yolu da kötülerseniz, o zaman Selim Türkhanların gözünde inandırıcılığınızı kaybedersiniz. Çünkü yol görülür ama laiklik görülmez. Acı ve bir o kadar gerçek.

3 –UZMANLIĞINIZIN KIYMETİNİ BİLİN

CHP, AKP’ye sıkı bir gol attı. Kılıçdaroğlu uzmanı olduğu bir konuda yarattığı Aile Sigortası kavramıyla CHP’ye çok önemli bir artı getirdi.

Uzmanlık destekli projeler, Selim Türkhanları her zaman etkiler ve inandırır. BDP’li dostlarımızdan muhteşem bir İstanbul kalkınma projesi okumadım henüz. Bu konuda yeterli mühendisleri olmadığı için mi yoksa Sevgili Ustamız Ertuğrul Kürkçü’nün bir türlü anlayamadığım “devrimciler devrim yapar, proje sunmaz” söylemine kapıldıkları için mi? Eğer öyleyse parlamenter sistemde seçime girmenin tanımını bir kez daha okumak ve serinkanlı bir şekilde tekrar düşünmek gerekir. Yazı dizisinin ilk gününde “Hem Öyle, Hem Böyle” başlığı altında anlatmak istediğim tam da bu konuydu.

İnsanlar ‘uzman’ların sözlerine hürmet eder ve inanmak ister. Özellikle “bizim” partilerde odalar, dernekler, mühendisler, doktorlar, ekonomistler boldur. Ama ne yazık ki “bizim” partiler bu tip projeler üzerinden vaadler üretmeyi hep anlamsız bulurlar. CHP iki ay önce böyle bir adım attı ama süreç içinde AKP’ye laf yetiştirirken bunu kendi bile unuttu. Oysa bu yoldan onlarca adım daha atması gerekirdi.

4 –SOMUT PROJELER SUNUN

Tayyip Erdoğan, ikinci boğaz açmaktan söz ediyor. Bu bir çılgınlık mı, doğa katliamı mı, tarihi yok etmek mi? Muhtemelen hepsi. Ancak böyle projeler Selim Türkhanları çılgınca etkiliyor.

Bu etkilenme iki türlü oluyor. Bir, projenin kendisinden etkilenme. İki, projeyi söyleyen insanın (yani başbakanın) enerjisinden, vizyonundan etkilenme.

Tayyip Erdoğan böyle projeler söyledikçe, siyasetin kara girdabından kaçıp; Selim Türkhanlarla elele tutuşuyor. Muhaliflerin projeleri ne?

Muhaliflerin ağzından ne duble yol, ne tüp geçit, ne konut atılımı, ne teknoloji merkezi gibi laflar çıkıyor. (AKP çılgın projesini açıklayınca CHP’nin gösterdiği reaksiyon Selim Türkhan için tam bir travmaydı. O reaksiyondan sonra CHP’nin Selim Türkhanları ikna edebilmesi çok zorlaştı. CHP rakip kale boşken ayağına gelen topu, kendi kalesine gol atma gibi bir “başarı” gösterdi. Bundan dün “karavana” başlığı altında bahsetmiştik)

Örneğin İstanbul-İzmir otoyolu projesi, dünya üzerinde şu anda yapılan en büyük 50 projeden biri. Körfezde dünyanın en uzun köprülerinden biri yapılacak, iki dev kent otoyolla birbirine bağlanacak.

Herhangi bir muhalefet partisi lideri gidip, o projeyi yapan firmalarla konuştu mu? (konuşuldu da vatandaş olarak ben duymadıysam bu da bir sorun) Tek yapılması gereken firmaları bir toplantıya çağırmak. Hepsi gelir, hiç merak etmeyin.

Onları çağırıp, proje hakkında detaylı bilgi alındı mı? Bu firmalara, şikayet ve istekleri soruldu mu?. “Projeyi daha da hızlandırmanız için ne yapabilirim, benden ne istiyorsunuz” denildi mi?

Selim Türkhan somut projeler görmek ister. Köprü, uydu, tüp geçit, bina vs Selim Türkhan’ın en sevdiği sözler arasındadır. Muhalefet de bu sözleri ağzına dolayınca Selim Türkhanların tamamı, “Bu parti iktidara gelirse ülkedeki projeler sekteye uğramayacak” diye düşünür. Bu durumda kim kazanır, kim kaybeder?

5 – KİMLİK SİYASETİ YAPMAYIN

Selim Türkhan’dan oy almak isteyen hiçbir parti kimlik siyaseti yapmamalı. MHP bunu nasıl başarır bilemiyorum ama CHP veya BDP’nin başarı şansı var.

Oysa CHP daha ana sloganıyla bunun tam zıttı bir siyaset izliyor. “Herkes için CHP” hatalı bir söz. “Herkes kim?” sorusu da, yine o bildik Alevisi, Sunnisi, Türkü, Kürdü kategorileriyle (hatta yöresel folklor ve şarkılarla) yanıtlanıyor.

Biri “ben seni X görmüyorum” dediğinde aslında o kişiyi “X” görmüş olduğunu itiraf eder. Selim Türkhan bir siyasi parti tarafından nasıl göründüğünü değil (veya görünmediğini) değil; ona yarın için ne söylendiğini duymak ister.

Amaç “siyasetsiz” insandan oy almaksa kimlikler üzerinden yaratılan bir söylemin oy karşılığı yok. Kimliklerine sahip çıkanlar zaten kimliklerine göre çeşitli partilere oy veriyor.

Türkiye’nin en büyük partisi, bu kimliklerin birine veya birkaçına sahip olduğu halde, kendini bu kimliklerle tanımlamayan Selim Türkhanların partisi.

6 – DÜRÜSTLÜK KELİMESİNİ AĞZINIZA ALMAYIN

Artık kimse “yoğurdum ekşi” demiyor. Çünkü tüm yoğurt firmaları yoğurda bolca kanserojen içeren “koruyucu” maddeler koymakta anlaştı. Yoğurtlar ekşimedikçe, firmalar bayram ediyor, reklamlar bol bol verilince medya sesini çıkartmıyor. Ahlaksızlık bir mutabakat haline gelirse “ahlaklı” durmaya çalışanlar belki saygı kazanır ama para (veya oy) kazanamaz.

%10 baraj sisteminin genellikle gözardı edilen en büyük fenalıklarından biri naifliği, idealizmi, delikanlılığı yok etmesidir.

Barajı geçecek kadar büyümüş bir parti “dürüstlük” sözcüğüyle iktidar partisini yenebilir mi? Eğer bu sözcüğü ağzına dolar ve bundan ötürü başarı kazanmaya başlarsa kendisinin de dürüst olmadığını kanıtlayan iki kaset hemen medyaya sızıverir.

ÖDP dürüsttür ama bakın seçime bile giremedi. Barajı geçecek kadar büyümüş olan hiçbir parti dürüst olamaz. O halde böyle partiler “dürüstlük” lafıyla (zaten onlara “anne objektifliği”yle oy verecek kendi seçmenleri dışında) bir tek Selim Türkhan’ı bile ikna edemezler.

Çünkü Selim Türkhan hemen şöyle düşünür: “Sanki sen çok dürüstsün. Senin belediyelerin çok mu temiz? Sen iktidar olduğunda hep dürüst mü davrandın? Aday diye çıkardığın insanlar dürüstlük abidesi mi? “Dürüst” siyasetçiler geçmişte bu ülkeyi batırdılar ve bireysel olarak dürüst bile olsalar çevreleri yiyicilerle doldu. O halde geç bunları kardeşim. Bence ne iktidar dürüst, ne de sen dürüstsün. Fark göremiyorsam, niye riske gireyim?”

7 – TAKİPÇİ OLMAYIN

Selim Türkhan muhalifi sevmez, öncüyü sever. Heyecanla kendi düşüncelerini anlatan bir siyasi lideri dinleyince, çalışkan öğrencinin velisi gibi sevinir.

İktidarın söylemlerine o söylemlerle karşılık verildiğinde Selim Türkhan’ı kaybedersiniz. Örneğin “Hayaldi gerçek oldu” sloganına “Gerçekti hayal oldu” diye aynı kalıpla yanıt verdiğinizde, artık bir takipçisiniz demektir. Doğru da söyleseniz her tekrarınız, orijinal söylemin sahibine yarar. AKP sloganlarına muhalefet partileri hep reaksiyon verir (“Durmak yok yola devam;” “Sen Türkiyesin, büyük düşün”Wink ve onlar böyle reaksiyon verdikçe AKP’nin lider, kendilerinin takipçi olduğunu yine kendileri onaylamış olur.

8- AİLE OLUN

Selim Türkhan “aile babası”dır. Selime Türkhan da “aile annesi”. Siyasetsiz seçmenin tamamı aile kavramına herhangi bir siyasi argümandan çok daha fazla değer verir.

Eşi Selvi Hanım, Selim Türkhan gözünde Kemal Bey’in itibarını artırıyor. AKP Selim Türkhanları etkiliyorsa, bunda Tayyip Erdoğan’ın çoğunluğun “baba” figürüne ve Emine Hanım’ın anne figürüne uymasının büyük payı var. Yine bu durum MHP’nin en önemli handikaplarından biri.

9 – KAZANMA UMUDUNUZ YOKSA “KAZANMAYI” TARİF EDİN

Bazı partiler %10 barajını aşamayacak. O halde bunu bildiklerini söylemeliler. Seçim barajını aşamasa da her parti kendine bir baraj koymalı. Örneğin; “Biz, bize oy verecek 100 bin kişiyi arıyoruz” gibi. Böylece 100 bin oy almayı kendi “başarı”sı, bunun altını “başarısızlığı” olarak tarif eder.

10 – POLEMİKTEN KAÇINMAK GEREKİR

Muhalefet AKP ile tartıştıkça AKP kazanacak. Tartışmanın, belgeler açıklamanın, ‘yolsuzlukların üzerine’ gitmenin (her söz doğru olsa dahi) muhalefete yararı yok. Çünkü bu söz düellosu her iki taraftan da eşit oranda götürüyor. %10 barajının olduğu bir sistemde, seçmen gidecek başka yer bulamayacağı için sonuçta, hem oransal, hem sayısal olarak; polemik her zaman ve sadece “birinci parti”ye yarıyor. (Bu konuda satrançta taş değiştirme benzetmesi yapmıştık)

Selim Türkhanların çok kullandığı “Bak işine birader” diye bir laf vardır. AKP ile ağız dalaşına giren siyasiler (eğer gizli AKPli değillerse) bir an önce bu davranışlarından vazgeçmeli ve işlerine bakmalılar. Yani tartışmayı bırakıp vizyon sunmalı, heyecan yaratmalılar.

11 – TABANINIZLA SÖZLEŞİN

AKP kendi tabanıyla taban tabana zıt söylemlerle oy isterken, nasıl oluyor da tabanından hiç oy kaybetmiyor? Çünkü AKP, müstakbel başbakan henüz hapisteyken bu konuda gizli bir sözleşme yaptı tabanıyla.

AKP, cami-cemaat ilişkileriyle bu sözleşmeyi rahatça yaptı. Camiler AKP’nin “eğitim ve akid” merkezleri oldu. Caminin alt katındaki “ticarethane”deki yazarkasalar işledikçe de kimse sözünden dönmedi. AKP bu nedenle kendi tabanının tam zıttı söylemler bile kullansa yaprak kımıldamıyor. AKP tabanına gizlice göz kırparken, Selim Türkhanlar (ve bazı Beyoğlulu solcular) neşe çığlıkları atıyor.

Oysa barajı aşan diğer iki parti kendi tabanlarının kölesi olmuş durumda. Liderleri “şüpheli” bir tek laf etseler tabanları tarafından aforoz edilecekleri endişesi yaşıyorlar.

Bu durumda “lider delegeyi, delege lideri” türü bir döngüyle lider tabanı ne isterse onu konuşuyor, taban da ne duymak istiyorsa liderden onu söylemesini bekliyor. (Bu ruh hali ‘Kara Girdap’ başlığı altında da var)

Kısır döngüyü kırmanın tek yolu, tabana iyi bir eğitim vermek ve bu sözleşmeyi kulaktan kulağa fısıldayarak duyurmak. Ancak “eğitim”, “analiz”, “yöntem”, “orta ve uzun vadeli strateji” gibi kavramların hiçbiri AKP dışındaki partilerin lügatında yok.

12 – BOYUNUZU UZATIN

Çok saçma ama Selim Türkhan (ve özellikle Selime Türkhan) gözünde böyle bir gerçeklik var. Tayyip Erdoğan’ın boyunun uzunluğu konusunda Türkiye seçmenin yarısı Bülent Arınç, ne yazık ki.

Fiziksel görünüm Selim Türkhan için önemli. Boy uzun olmasa da kılık kıyafet seçimi ve beden dilini iyi kullanmak, “siyasetsiz” seçmenin sığ dünyasında belirleyici faktörlerin arasında.

kaynak: http://www.ilyasbassoy.com/yazilar.asp?id=34

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.