You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Şeyh nedir? Sadık nedir? Muhip nedir? Aşık nedir?

Şeyh nedir? Sadık nedir? Muhip nedir? Aşık nedir?

Administrator
Şeyh nedir? Sadık nedir? Muhip nedir? Aşık nedir?
DÜNYA GÜZELİ

Dervişi Güvenç Abdal Hacı Bektaş Veli hz.lerinin hizmetinde bulunan bir derviş idi, canı gönülden bağlıydı. Birgün Hacı Bektaş’a bir soru yöneltti:

-Şeyh nedir? Sadık nedir? Muhip nedir? Aşık nedir? Erenler bize anlatır mı?

Hacı Bektaş hz.leri hiç cevap vermedi, anlatmadı da. Dervişlerden birini çağırıp sordu.

-Kara Reis’te bizim adımıza adanmış bir para vardır gidip onu al gel. Derviş,-Nereye gideyim, Kara Reis’i nerde bulayım? Diye sordu. Hacı Bektaş tamam der ve onu gönderir. Başka bir derviş çağırır. Ona da aynı soruyu sorar ve aynı cevap ile karşılaşınca yine “tamam” der ve onu da gönderir. Hacı Bektaş Veli soruyu soran Güvenç Abdal’a döner ve aynı soruyu ona sorar: Güvenç Abdal emri duyar duymaz Pirin önünde boynunu eğer, ağzını açıp tek bir söz söylemeden,yollara düşer. Üç günde Anadolu’dan Hindistan’a ulaşır. Oranın sahibi kimdir diye soracak iken , birden birinin ona el salladığını görür.

-Beri gel derviş.

Meğer aradığı Kara Reis bu adammış. Kara Reis Güvenç Abdal’a bin altın verir. Sebebini sorunca da şöyle anlatır.

-Hint denizinde seferdeydim. Ansızın bir rüzgar esti, şiddetlendi.Deniz kabardı, gemi az kalsın batıyordu.Biz de ölecektik. Velayet erenlerini imdada çağırdım.Bin altın adadım. O saat bir er çıkageldi ve gemiyi kurtardı. İleri varıp elini öptüm, adını ve yerini sordum. Rum diyarından Bektaş Hünkar olduğunu öğrendim. Adağımı nasıl ulaştırayım diye sorduğumda zamanı gelir, sana birini yollayacağım diye cevap verdi. Uzun zamandır bekliyordum ve sen çıkageldin.

Kara Reis verdiği bin altınla beraber iki bin altın daha verir. Güvenç Abdal üç bin altını alır ve oradan ayrılır. Sokakta yürürken güzeller güzeli bir kız görür. Ona bin can ile aşık olur. Üç gün üç gece kızın evinin pencere önünden ayrılmaz olur. Onun bu halini görenler derler ki: O ulu bir hocanın kızıdır. Bol altının olmadan kızını sana vermez. Yüzyıl burda dursan yine kızını sana vermez.

Güvenç Abdal hemen üç bin altını meydana koyar ve eve kabul edilir. Görüşme esnasında derviş ile kız arasında duvar birden yıkılır. Yeşil bir el çıkar ve dervişi göğsünden itekler ve derviş yere yıkılır. Kız bu hali görünce aklı başından gider. Düşer, bayılır. Kendine geldiğinde bu yeşil elin kime ait olduğunu sorar. Güvenç Abdal: Gördüğün pirimin elidir. Anadolu’dan Hindistan’a uzanmıştır elini. Küstahlık ettiğimden yalnış yolda olduğumu göstermek istedi ve altınları size vermeme rıza göstermedi. Kız bu anlatılanları duyunca velayeti gözüyle gördü. Gönül gözü açıldı. Bulunduğu yerden Rum diyarını gördü, kokladı, içine çekti. Uzaktan aşık olup Hz. Hünkar’ı görmek, ayağına yüz sürmek istedi.

-Beni o erenin huzuruna ilet,mübarek cemalini göreyim, yüz süreyim.

Kız aldığı üç bin altını Güvenç Abdal’a geri verdikten sonra akşam üzeri gizlice yola çıkarlar. Sabah olur, kalkarlar bir de bakarlar ki Anadolu’ya gelmişler. Güvenç Abdal; Erenler bizim eksik halimize acıyıp yol zahmeti çekmemizi istemediler. Bizi bir an once Rum vilayetine ilettiler der.

Güvenç Abdal kız ile birlikte dergaha girer. Üç bin altını çıkarıp Pirine teslim ederler. Kız ileri yürür ve Hünkar’ın elini öper.

Hacı Bektaş Veli, dervişi güvenç Abdal’a döner ve der ki “Hiç hikmet nedir bildin mi, Rıza nedir bildin mi? sırrına erdin mi?”

Güvenç Abdal cevabı öğrenmek için yalvarır.

Hacı Bektaş hz.leri şöyle buyurur:

-Sen bizden sordun,şeyh nedir, sadık nedir, muhip nedir, aşık nedir diye. Biz de sana anlatarak değil, yaşatarak cevap verdik. Şimdi, sadık sensin. Senin gibi sadık yoktur. Biz seni bir hizmete gönderdik, bir görev verdik ama hiç sormadın kime varayım, nerdedir diye. Gittin, gönlünün aşkı seni yönlendirdi.Ulaştırdı.

Muhip nedir diye sormuştun; Muhip te Kara Reisdir. Seni görünce bildi. Kimsin nesin diye sormadı.

Aşık kimdir diye sormuştun; Aşıkta şu yanındaki kızdır. Velayeti görmeden gördü, bizi bilmeden bildi. Duramadı, gönül gözüyle gördüğünü dünya gözüyle görmek istedi. Herşeyi göze alıp seninle yola çıktı.

Gerçek aşık nedir bilir misin? Gerçek aşık Hak olana yönlendiren, ışık tutan , yol gösterendir. Kendi nefsine çekmez. Gerçek aşık nefsten, masivadan geçer, maşuk ile bir olur hem olur. Gerçek aşık görmeden gören, bilmeden bilendir. Gönül gözüyle gördüğüne ulaşandır. Ulaşmak için herşeyi göze alandır. İşte o an , her zerre can bulur, seferber olur. Aşıkı sırra ulaştırır. Gerçek aşık hiç bir şey bilmediğini bilir, ulaşılacak bir yer olmadığını bilendir. İşte aşık budur.

Şeyh nedir diye sordun. Şeyhliği biz sana ettik. Seni kolaylıkla ilettik, gitmekte ve gelmekte hiç zorlanmadın. Zahmet çekmedin.

Hem ayrıca yalnış yola sapacaktın ki engel olduk. Elimiz senin olduğun yere ulaştı, yalnışı önledi.

Güvenç Abdal yere yüz sürüp tekrar erenlerin elini öptü, özür diledi, niyaz eyledi. Hünkarın rızası ile de bin altını Güvenç Abdal’a geri verdiler.

Rıza nedir, diye sormuştun işte budur. Üç bin altının dergaha ulaşması ve içinden rıza ile bin altının sana geri verilmesidir. Rıza olmadan o bin altının sana helal olmamasıdır. Rıza lokmasını, gönül rızası olmadan yiyemezsin.

Kırkbudağın efsaneleşmiş hikayesi budur.

Hacı Bektaşı Veli hz.leri şöyle buyurur:

Sevgi, muhabbet kaynar ocağımızda, bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda, hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda, arslanla ceylan dosttur kucağımızda.

Alıntıdır;

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Pir Zöhre Ana Forum sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.